Bölüm-30

1.2K 67 3
                                    

'Arın'dan devam'

"Benim mutluluğum A..."

"Evet A devamı yok mu?"

"Benim ayım" dedi. O kadar da Arın diycek diye heycanlanmıştım ya.

Deren daha bir şey demiyince bıkkınlıkla ofladım ve biraz daha onu izledim.

İlk defa onu bu kadar detaylı inceliyordum. Her bir kusursuzluğunu, güzelliğini ezberlemek için elimden geleni yapıyordum.

O mutlu olunca mutlu oluyor, o üzülünce üzülüyor, canı yanınca içmde bir şeyler koptuğunu hissediyorum.

İçeriden köpek sesi gelince şaşkınlıkla içeri geçip sesin sahibini aramaya koyuldum.

Koltuğun arkasına baktığımda orada Yiğit ve Deren'in videosundaki köpek olduğunu görünce ilk bi sinirli baktım ona. Sonra köpeğin masum olduğunu hatta ne kadar Yiğitle bulmuş olsa da ismini ikimizin isminin birleşimini koyduğu aklıma gelince gülümseyip köpeği kucağıma aldım ve koltukta oturup başını okşamaya başladım.

Arder kucağımda huzurla gözlerini kapattığında gülümsedim "Arder ismi sana çok yakıştı. Neden biliyo musun çünkü isminde 3 harf o muhteşem kişiye ait" dedim.

Arder sanki dediklerimi anlıyormuş gibi mırıltılar çıkarıyordu. Arder'in de biraz kafasını okşadığımda uyuduğunu fark ettim.

Bu ne ya Deren uyuyo Arder uyuyo. Tabi atarlı pandanını köpeğinden ne beklersin hep uyur.

Arder'i kucağımdan indirip ellerimi yıkadım. Saate baktığımda 5 olduğunu gördüm. Ne yani ben 3 saattir Deren'i mi izliyordum sıkılmadan.

Oha.

Annesi yada kız kardeşi gelir artık gitmem gerekiyordu. Tekrar odasına yavaşça girdim. Yanına yaklaşıp saçlarının arasına dudaklarımı yerleştirdim. Kokusunu içime çektim ve dudaklarımı geri çektim.

Ceketime bakındım. Bi ara Deren almıştı bunu benden çok hoşuna gitmişti. Yine onda durmasını istiyorum. Unutmuş gibi yapabilirim bence. Ceketimi alıp odasındaki sandalyenin üzerine bıraktım. Yavaş ve sessizce evden çıktım.

Deren'den

Gözlerimi mutlulukla araladım. Tamamen açabildiğimde Arın'ı gözlerimle aradım ama yoktu. Ya nolur gitmemiş olsun. Hemen doğruldum "Arın" diye seslendim. Nolur gitmemiş olsun. Ama gitmişti. Acaba ne zaman gitti. Of ya ne güzel beraberdik.

Mutsuzlukla somurttum. Telefonumdan saate baktığımda 18.47 olduğunu gördüm. Kimse de yazmamış aramamıştı ya. İnsan merak eder be.

Telefonu tekrar komidinin üzerine koydum. Mutsuzlukla tekrar yatağa uzandım. Gözlerimi yumup uyuklamayı planladım.

Planımı gerçekleştirmek üzereyken kapı ziline lanet ettim. Kim gelmişti ya anahtarı niye kullanmıyo ki gelen kişi. 'Salak anahtarı olsa niye kapıyı çalar' diyen iç sesime hak verip kapıyı açtım. Ta ta ta taaan. Bu da kimmiş?

Aaa anam.

Hızlıca tekrar yatağıma gittiğimde annem de peşimden geldi. Elini alnıma yaslayıp ateşime baktı "ateşin düşmüş lan senin. Aferin çorbanı içmişsin ama tabak burda. Çok dağınıksın sen ya" sadece göz devirmekle yetindim.

Annem söylene söylene odadan çıktı. Sıcacık yatağıma tekrar girip gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.

(3 saat sonra)

"Yok be Arıncım nerdeee. Anca uyusun o. Ama şükür düştü ateşi. Normalde böyle çabuk düşmezdi. Hatta o kendine kalkıp nasıl çorba ısıttığını bilmiyorum asla yapmazdı üşenirdi" kulaklarıma dolan sesle gözlerimi araladım.

Zoraki Sevgilim (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now