"BÖLÜM XXIX"

2.1K 304 233
                                    

Uçak, İzmir Adnan Menderes Havaalanı'na indiğinde saat daha sekiz bile olmamıştı. Uykusunu tam olarak alamamış insanlar bir an önce gidecekleri yere varmak için uçağın anonslarını bile hiçe sayarken ön tarafta işler son derece nizami ve sakin bir şekilde ilerliyordu. VIP kısmında seyahat etmenin en güzel yanı da buydu. Kimseye bulaşmadan, sıra beklemeden olabildiğince olaysız bir şekilde uçağı terk etmekti.

Kısa ama son derece boğucu geçen uçak yolculuğunun ardından Arın'ın tek istediği otele gidip kendisini bir an önce odasına atmaktı. Zira Tina ile biraz daha aynı ortamda kalırsa yüzüp yüzüp kuyruğuna geldikleri bu fuar işinde bir pürüz çıkmaması işten bile değildi. 

Zor bir hafta geçirmişti. Şirketteki işlerin iyice sıkışması, fuarla ilgili yapılan toplantılar derken bir de üstüne neredeyse tüm gün yan yana olmak zorunda kaldığı Tina ile baş etmek, Arın'ı fazlasıyla yormuştu. Babası iş için diyordu ama Arın, Tina'nın bundan daha fazlasını istediğini hissedebiliyordu. 

"Arın, böyle koşa koşa nereye gidiyorsun? Kıza ayıp oluyor ama!"

Sezer'in bu telaşı Arın'a sirayet etmedi. Havaalanının çıkışına doğru hızla ilerlerken gözlüklerinin ardına sakladığı gözleri çıkış kapısından başka hiçbir yeri görmüyordu.  

"Sen varsın ya işte, birbirinize yol arkadaşı olursunuz, fena mı?"

"Saçmalama! Benle sen bir miyim? Kızın derdi seninle." 

"Benim derdim onunla değil ama..."

Sezer panikle arkasına baktı. Arkada onlara yetişmeye çalışan Tina'ya sahte bir gülücük yollayıp Arın'a döndü.

"Delirdin mi oğlum sen? Sana git onun parmağına yeniden yüzüğü tak diyen yok..."

Arın bir anda durdu. "O zaman ne Sezer? Ne istiyorsunuz benden?"

Sezer, Arın'ın bu çıkışına elbette ki prim vermeyecekti. Ortada, şirketin istikbalini etkileyecek milyon dolarlık bir anlaşma vardı ve bunu bozan Arın bile olsa önünde dimdik duracaktı. Arın'la mesafesini biraz daha kısaltıp sesinin tonunu alçalttı.

"Yalandan da olsa bir parça güler yüz, sahte bir günaydın, hödük hödük bakmayan gözler, işle ilgili konularda iki de bir kızı bozmaya çalışmamalar... Bunları istiyorum kaz kafalı, şirketin selameti için çok mu şey istiyorum?"

Arın gözlüklerini burnuna kadar indirip Sezer'in yüzüne doğru sokuldu. Damağından gelen çıt sesinin ardından sarf ettiği sözler de bu tepkisini destekliyordu. "Çok şey istemiyorsun ama sorun da bu ya, yanlış adamdan istiyorsun!"

Sezer'in bakışlarındaki meydan okuma hafifçe süzülüp göz pınarlarından aşağıya aktı. Geriye de sadece boş boş bakan bir çift karartı bıraktı. 

Arın onun bu hâline kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi ve gözlüğünü yerine yerleştirdiği gibi hızla yoluna devam etti. Giderken de elini havaya kaldırıp son sözlerini söyledi.

"Sabahki toplantılardan sonra tüm gün odamda olacağım, beni rahatsız etmeyin..." derken bu sadece Sezer'e değil Tina'ya da açık bir uyarıydı.

"Akşam sekizde tekne turu var biliyorsun. Fuardan önce şirket sahipleri son kez bir araya gelecek. Bari onu unutma!"

"Unutmam merak etme!"

                           % % %% 

Evdeki hesap çarşıya uymaz dedikleri bu olsa gerekti. Arın sadece birkaç saat sürer diye tahmin ettiği toplantıların öğleden sonraya kadar sarkacağını aklına bile getirmemişti. Pazardaki diğer firmaların ihale raporları, yıllık planlamalar, ülke temsilcileriyle ön görüşmeler derken bir de öğlen üzeri Sezer'in standlarda çıkan bir sorunla ilgili araması Arın'ı iyice bunaltmıştı.

BORANLI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now