"BÖLÜM XXXI"

2.4K 322 360
                                    

"Siteye koyduğunuz motifler Korhan Bey'in ilgisini çekmeseydi, şu an biz belki de Boranlı şirketinin gölgesinde, diğer küçük ölçekli şirketler gibi piyasanın sadece artıklarını toplayan bir kurum olarak kalacaktık. Bütün bunlar senin sayende oldu Dilem. Sayende bu organizasyonun yıldızı olduk. Önce anlaşmayı iptal etmemizle şoka uğradılar şimdi de bu... Avrupa pazarına katılım başarısı da Boranlı şirketine attığımız ikinci gol oldu. İş dünyası sürprizlerle doludur Dilem. Bunu onlar da çok iyi biliyor. Şimdi üzülüyorsun ama gelecekte önüne açılacak fırsatları gördükçe bu gece yaşadıklarına gülüp geçeceksin..." 

Gülüp geçmek! Mete'ye göre her şey bu kadar basitti. Dönüş yolu boyunca kızlara yaptığı açıklama bunun gibi birkaç cümleden ibaretti. Arın, D&H firmasıyla bir anlaşma yapmıştı ve Mimoza'nın o siteye koyduğu resimlerin fark edilmesiyle firma anlaşmayı feshedip fuara Dilem'in halılarıyla girme kararı almıştı. Buraya kadar her şey normal görünüyordu fakat sonuç her iki taraf için de tam bir fiyaskoydu. Dilem, bütün hafta boyunca aklına sıklıkla gelen bu konuşmada payına düşen mutluluktan ziyade suçluluk duygusuyla yanıp kavrulduğu anlardan birini yaşıyordu yine. Arın'a ihanet etmişti. Görünen oydu fakat gecenin sonunda gördüğü gazete haberine bakılırsa Arın da pek boş durmamıştı. Bütün bunları bir araya getirdiğindeyse düşünceleri çok farklı noktalara kayıyordu. Belki de Arın hiç de göründüğü gibi biri değildi. Belki yıllar sonra buraya gelmesinin tek sebebi, ona bu kötülüğü yapan kişiden intikam almaktı. Belki de her şey koskoca bir yalandı!

Dilem zaman geçtikçe buna daha çok ikna olmaya başlıyordu. Zira şu an ellerinin altında duran gazetedeki haber de bu şüphelerini doğrular nitelikteydi.

"Sosyetede sular durulmuyor. Geçtiğimiz günlerde, teknede eski nişanlısıyla görüntülenen Arın Boranlı, o geceyle ilgili henüz bir açıklama yapmamışken bu kez de havaalanında görüntülendi. Gazetecilere görüntü vermemek için havaalanının içinde adeta köşe kapmaca oynayan çiftin morallerinin bozuk olduğu gözlerden kaçmadı. Çifte yakın çevrelerden alınan duyumlara göre Arın Boranlı'nın sevgilisini İtalya'ya uğurladığı ve bunun için moralinin bozuk olduğu tahmin ediliyor..."

Dilem, yemekten arta kalan son bazlamaları sarmak için tezgâhın altından çıkardığı gazetede böylesi bir haberle karşılaşmanın yarattığı etkiden bir türlü çıkamıyordu. Bu haber ne zamana aitti en ufak bir fikri bile yoktu. Günlerdir değil gazete okumak, televizyondaki haberleri bile izlemiyordu. Gazetenin köşesinde yazan tarihe baktığında durumu kavradı. Haber daha birkaç günlüktü ve her şey bu kadar tazeyken Arın'ın kendisini böyle bir olaydan sakınmaması, genç kızın öfkesini körükleyen bir diğer sebep oldu.

"Yanılıyorsunuz Mete Bey, bu işte asıl golü Arın Boranlı attı." dedikten sonra gözyaşlarına boğuldu. Günler önce büyük bir aşkla baktığı o adam, şu an ihanetin resmi olarak avuçlarının arasında duruyordu.

"Bunu bana nasıl yaptın, Arın? Nasıl?" 

Dişlerini öyle kuvvetli sıkıyordu ki değil konuşmak, nefes almakta bile zorlanıyordu. Öfkeliydi. Günlerdir içinde bastırmak zorunda kaldığı bu duygu artık ağır gelmeye başlıyordu. Parmaklarıyla gazeteyi kavradı. Bir vakum gibi avuçlarına doğru çekip buruşturduğu kâğıtları yere fırlatırken sesli bir şekilde hırladı. Tam bu anda mutfağın kapısında beliren Mimoza, Dilem'in hâlini görüp panikledi. 

"Dilem! Ne oluyor? İyi misin?"

Dilem'in kasılan çenesi ve gözlerinden bir sağanak gibi akan yaşları konuşmasına fırsat vermiyordu.

"Dilem, korkutma beni! Ne oldu, konuşsana?"

Dilem başını yerdeki gazete topuna doğru çevirdiğinde, Mimoza hemen yere eğildi. Gazeteyi alıp açmasıyla ne olduğunu anladı.

BORANLI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now