Bölüm On Altı : Sözler

4.2K 409 141
                                    

İyi okumalar, bolca yorum istiyorum ♡

×××××

Zaman hiç bu kadar yavaş olmamıştı.

Tavandaki saatin üzerinde bulunan yelkovanın küçük bir hareketi bile asırlar sürüyor gibiydi Alfa'ya göre.

Gözleri saat ve yataktaki beden arasında mekik dokurken küçük bir sesle bir altmış dakikayı daha burada, gerginlik dolu bir bekleyişle geçirdiğini anlayabilmişti.

Baekhyun saatlerdir uyanmıyordu; zümrüt yeşili gözleri kapalı, küçük dudakları hafifçe aralık şekilde öylece uyurken göğsü aldığı yavaş nefesle hafifçe inip kalkıyordu.

Chanyeol onun nefes alamadığını ve kolları arasında çırpınırken dudaklarının ona vereceği bir damla nefes için nasıl birleştiğini hatırladıkça onun nefes alıp almadığını kontrol etmek için göğsünün inip kalkışını izliyordu aynı zamanda.

Neden bütün bunların yaşandığını bilmiyordu, Baekhyun'un ağzından dökülen o ismin gizemini de. Bunu en kısa sürede öğrenmek zorundaydı. Kris'in her şeyden haberi olduğuna dair şüpheleri vardı fakat ona soramazdı, bütün gerçekler Baekhyun'un ağzından kendi isteğiyle dökülmedikçe kendisi için bir bilinmezlik olarak kalacaktı.

Kıpraşan göz kapaklarını gördüğünde kısa bedenin uyanmak üzere olduğunu görüp solgun yüzüne dikkat kesildi.

Kısık öksürükler kulağına ulaştığında hemen ardından "Su..." fısıltısını duyduğunda Baekhyun'un yavaşça aralanmış, uykulu bir şekilde kendisine bakan gözlerini fark edemeden bardağa su doldurmuştu.

"Uyandın." dedi Chanyeol. Sadece bir dakika öncesine kıyasla artık daha rahat nefes alıyordu, içindeki o sıkıntı bir nebze azalmıştı.

Uzanan bedenin yumuşacık gözüken siyah saçlarına ellerini uzatırken derin bir nefes verdi.

Uzun parmaklarıyla yeşil gözlerini merakla kendisine dikmiş Omega'nın başını kavradığında elindeki bardağı küçük dudaklara götürmüş ve kurumuş pembeliklerin nemlenmesini sağlamıştı.

Baekhyun'un yavaşça o pembelikleri yalamasıyla olduğu yerde elindeki bardakla kalırken, kısa bedenin sesiyle doğruldu.

"Teşekkür ederim."

"Şifacıları çağıracağım." dedi Chanyeol ona karşılık olarak.

Odadan çıkmak için ayaklandı hemen ardından. 'Düşündüğün şeye bak.' dedi kurduna içinden. Baekhyun bir gün süren baygınlığından yeni uyanmışken o doktorları çağırmak yerine onun dudaklarına, dokunduğu saçlarına veya solgun olmasına rağmen hala güzelliğini koruyan yüzüne takılmıştı.

"Çağırmana gerek yok."

Omega'nın kısık sesi ve yorgun tonlaması kulağına bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyordu. Hem yine de onları çağırmalıydı, Kris'in onları görevlendirmesinin yanı sıra 24 saat boyunca bilinci kapalı bir şekilde, Chanyeol'un ismini hatırlamadığı bir ot verilene kadar durmadan sayıklaması pek de normal değildi ve kontrol edilmesi gerekiyordu.

Alfa'nın bu hasta odasında kaldığı süre boyunca -Kris tarafından zorla dışarı çıkarıldığı birkaç saat dışında- hep Baekhyun'un ağlamalarını ve çığlıklarını dinlemişti.

"Onları çağırmam gerek, Omega. Seni kontrol etmeliler."

"Yanımda kal, Chanyeol."

Bir tutam yabancı duygular barındıran kelimelerdi Omega'nın ağzından çıkanlar. Bu sefer emretmiyor veya kızmıyordu.

Sylvan's Soul • ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin