Bölüm Otuz Yedi : Güneş ve Ay

2.3K 247 73
                                    

Uzuun bir süre sonra, finalin ilk partıyla karşınızdayım.

Bu bölüme final olması amacıyla başlamıştım ama sandığımdan fazla uzadı, bu yüzden ben de 2 parta bölmek istedim.

Yorumlarınız benim için çok değerli ♡

İyi okumalar, yakında final bölümünün 2. partında görüşmek üzere. ♡♡♡

××××××××

Acı bir uluma yükseldi çok uzaklardan.

Hafif rüzgâr zayıflığına rağmen yıkıp geçti etrafı, ulumayı iletti dört bir tarafa. Toprak da hissetti sesteki o  çaresizliği, yavaşça kendini bilinmezliğe bıraktı.

Zümrüt yeşili gözler, dolu yaşlara geçici olarak ev sahipliği yapıyordu. Islak kirpikler titriyor, yaşları pembe yanaklara taşıyordu.

O zümrüt yeşili gözlerin sahibi; tıpkı gözleri gibi yeşil bir kürke, aynı zamanda dünya üzerindeki en güzel insan bedenlerinden birine sahip olan Omega, başını sert tene yaslamıştı.
İnanmak istemiyordu. Az önce gördüklerine inanmak istemiyordu, bu yüzden başını Alfasının göğsüne gömmüştü. Ama görmemek yetmiyordu; kulaklarına dolan uluma sesleri asla kesilmiyordu. Onlar için adeta bir uyarı olan bu ses yüksek desibelde devam ediyordu.

"Hayır..." dedi zar zor çıkan boğuk sesi ve yorgun aurasıyla. "Hayır..."

Ruhunun çektiği acıyı asla tanımlayamıyordu. Sanki ciğerlerindeki hava çekilmiş, tüm kemikleri kırılmıştı. Eğer Alfasının kollarında olmasa gerçekten de nefes alamayacağını, ayakta bile duramayacağını biliyordu.

Hayatı boyunca kendini bu amaca adamış, günlerce gücünü açığa çıkarabilmek için çalışmış, sonrasında onu koruyabilmek için ardına bile bakmadan kaçmıştı. Bu sadece ruhun en büyük parçasına sahip olduğu içindi. Eğer bu ruh ona verilmişse, ne pahasına olursa olsun onu düşmanlarından sakınacağını söylemişti kendine.

Başaramamıştı.

Düşmanların ruhu ele geçirmesine izin vermiş; değil ormanların bütününü, baş omegası olduğu sürünün ormanını bile koruyamamıştı.

"Kaldır başını, Baekhyun. Lütfen."

Alfasının kalın tonlu ama son derece yumuşak sesi kulaklarına doldu ve içindeki sıkıntıya rağmen bir nebze rahatlattı onu. Yine de onun isteğini reddetti. Sadece başını onun omzuna daha sert yaslamış, hıçkırmaya devam etmişti.

"Lütfen, Omegam. En azından bana bak."

Alfa Chanyeol, kolları arasındaki ince bedenin sırtını sıvazlarken söyledi bunu. Omega olanın bunu yerine getireceğini biliyordu. Çünkü şu anki en büyük düşmanları zamandı, daha fazla zaman kaybedemezlerdi. İşte bunun için Chanyeol ikna edici aurasıyla kesin bir şekilde konuşmuştu.

Omega Baekhyun çenesine yerleşen parmakları hissederken büyük ellerin onu göğsünden kaldırmasına izin verdi. Bunu yaparken bile sanki maraton koşmuşcasına yorulmuştu.

Ruhu, ilk defa gücünü kaybetmesine neden oluyordu.

Alfası yumuşak dokunuşlarla onun yüzünü kavradı. Saniyeler sonra etrafı kıpkırmızı olmuş zümrütlerle derin siyahlıklar birleşti.

"Etrafımızdaki değişim durdu."

"Devam edecek..." dedi Baekhyun kısık bir sesle. "Buna güçlerinin yettiği kadar devam edecekler... Ta ki benim parçamı da ele geçirene kadar."

Sylvan's Soul • ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin