Bölüm Yirmi Altı : Altın Kitap

3.3K 339 59
                                    

Suho'nun Self Portrait'inin şerefine yeni bölüm 🥳🐰 Stream kasmayı unutmayalımm 💖

Vee her bölümde söylediğim gibi,
lütfen yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. Sadece sevdiğim için yazıyorum ama 1k okunmalı bölüme bile max 50 yorum ve 100 oy gelince hevesim kırılmıyor değil :/

İyi okumalar ♡

××××××××

Bulutlar yeryüzünü tıpkı bir örtü gibi sarmıştı.

Sert rüzgar esmeye devam ediyorken, isimsiz yerdeki çoğu çocuk buranın yöneticisi olan adamın uyarısıyla kaldıkları evlere kaçışmıştı. Sadece birkaç kurt dışarıda kalan eşyalarını almak için çıkmak zorunda kalmışlardı.

Onların dışında iki çocuk, yaptıkları koşunun ardından yaşadıkları yere dönüyorlardı. İkisi de koşularını kurt bedenleriyle yapmayı dört gözle beklese de bunu sadece insan formunda gerçekleştirebiliyorlardı.

"Biraz yavaşlasak nasıl olur? Ben çok yoruldum."

Kısa boylu çocuk, önünden yürüyen ve tıpkı kendininkiler gibi zümrüt yeşili saçlara sahip çocuğa seslendi. Uzun çocuk bileğini kavramış, adeta onu sürüklüyordu.

"Sızlanmanın sırası değil. Gayet normal bir şekilde yürüyoruz. Hem yağmur başlamadan eve varmamız gerek."

Uzun boylu olan daha da hızlandığında, diğeri onun arkasından yalvaran gözlerle baksa da bunun bir önemi yoktu. Nikolai çoğu zaman böyle davranışlar yapardı ve hep Baekhyun'un serzenişlerini dinlemek istemediğini söylerdi. Başta bu böyle değildi, Baekhyun ikisi daha küçükken Nikolai'ın adeta üzerine titrediğini hatırlıyordu. Ama büyüdüklerinde bu değişmişti. Kısa olan bu duruma üzülse de onun böyle davranmakta haklı olduğunu düşünüyordu.

Çünkü Baekhyun buradaki en güçlü kurttu. Ve güçlü olmasının sonuçlarına katlanmak zorundaydı. Güç, her zaman beraberinde acıyı da getirirdi.

Nihayet ev dedikleri yer gözüktüğünde, Baekhyun derin bir nefes almaya çalıştı ama buna bile fırsatı yoktu. Alfa çocuk bileğini sımsıkı sarmıştı ve hâlâ birinin deyimiyle yürüyor, birinin deyimiyle koşuyorlardı.

Kaldıkları yatakhaneye gitmek için okul olarak kullanılan binanın önünden geçmek zorundalardı. Baekhyun oraya doğru baktığında, siyaha çalan yeşil saçlarından kurt olduklarını anladığı birkaç çocuğun okulun çevresinde bulunan birkaç şeyi aldıklarını gördü, onları ahjussi yollamış olmalıydı.

Bu kötüydü, hem de çok kötü.

Baekhyun o çocukları anında tanımıştı, Nikolai'ın sık sık nefretle baktığı çocuklardı onlar. Hatta geçen gün onlardan biriyle kavga bile etmişti. Şu an tek dileği Nikolai'ın onları görmemiş olmasıydı ve tepki vermediğine göre görmemişti de.

"Bekle!" diye seslendi kısa olan.

"Yine ne var, Baekhyun?"

"Ben... Yemek salonunda şapkamı unutmuştum. Hemen onu alsak olur mu?"

Eh, çok iyi olmasa da bir yalan uydurabilmişti ve eğer işlerse Nikolai o çocukları görmez ve sorun çıkmazdı. Çünkü yemek salonu oranın tam zıttında kalıyordu, yolu biraz uzatacak olsalar da en azından okulun önünden geçmeyeceklerdi.

Uzun olan başını reddetmek için sallamak üzereyken diğeri dudaklarını büzdü.

"Onu almam lazım lütfen, çok önemli."

Sylvan's Soul • ChanbaekWhere stories live. Discover now