Bölüm Otuz Beş : Şah

2.4K 258 84
                                    

Yine bir gece vakti ve yine bir yeni bölüm...

Geçiş bölümü gibi oldu, bundan sonra bir bölüm daha var sonrası ise final çok büyük bir ihtimal. :(

Çoğu kişi oy vermeden okuyup geçiyor ona zaten alıştım ama benim için önemli olan yorum, yorum yaparsanız çokkk mutlu olurum özellikle son 3 bölüm kalmışken sürekli yorum okumak istiyorum

İyi okumalar ♡

×××××××××

Etrafındaki her şey gerçek aynı zamanda sahteydi.

Güneş ışıklarının yaydığı sıcaklığı teninde hissediyor, karşısındaki baş alfa evini tüm ayrıntılarıyla seçebiliyordu. Az önce yatak odasında neredeyse uyuyacak bir vaziyetteyken birden kendini burada bulmuştu.

Sakinleşmeye ve bulunduğu durumu kabullenmeye çalışırken çevresine bakındı; şu anki halinden biraz daha farklı olan Park Sürüsü'ne. Birkaç yıl önce yeniden yapılan okul eski haliyle ileride dikiliyordu mesela, şenlik alanının olduğu kısımda ise yeller esiyordu.

Gördükleri onu daha da korkuturken duyduğu seslerle dikkatle sesin kaynağına yöneldi. Dışarıda olduğundan bunu normal bulmuştu başka ama çevrede kimseler gözükmüyordu.

Bir kapı çarpma sesi duyduğunda olduğu yerde öylece dikilmeyi kesti ve evin yan tarafında attı kendini, pencere bulunmayan ve sırf duvardan oluşan kısma.

Evinin tam önünde olsa da nedensizce kendini koruma ihtiyacı doğmuştu içinde, bu yüzden atmıştı bedenini bir kör noktaya. Şimdi kapı sesinin yanında daha kısık seslerin de varlığı duyuluyordu bu yüzden kurt özelliğini kullanarak duyusunu geliştirmeye çalıştı. Başta başarısız olacağını düşünse de kulaklarına dolan sesle gerçekten de kurt özelliklerini kullanabildiğini anladı. Şu an kendinde bile değilken bunları kullanabiliyor olması fazlasıyla garipti.

"Söylediklerimde haklı olduğumu sen de biliyorsun. Onlar için en iyisi bu. Bırak da onu götüreyim."

Evin içinden yabancı bir erkek sesi kulaklarına dolduğunda irkildi. Bu sesin sahibini tanımıyordu ama yüzünü görmek istiyordu. Bedeninin onunla beraber olduğunu hissedebiliyordu, zihni şu anda ona bir oyun oynuyor olsa bile hareketlerini de kontrol edebilmesi bu oyunu gerçekçi kılıyordu.

'Acaba beni görebilirler mi?' diye düşündü içinden, ama bunun mümkün olduğunu düşünmüyordu. Tanımlaması gerekirse kendi iradesini kullanabildiği bir rüyadaydı şu an, fazla gerçekçi bir rüyada.

Bacaklarını hareket ettirdi ve elleriyle duvara tutunarak adı gibi bildiği evin çevresinde ilerledi. Seslerin geldiği tarafı hissedebiliyordu, bu nedenle orada bulunan camın önüne gidip içeri göz atabilirdi.

Düşündüğü şeyi yaptı da. Nasıl böyle iyi bir şekilde yürüdüğünü anlayamazken evin sol tarafında kalan küçük pencereye ulaştı. Sadece yabancı adamın sesini duymuştu az önce, daha sonra sessizlik olmuştu. Şimdi uyuşmuş ellerini duvara dayarken en ufak bir sesi bile duyabilmek için iyice açmıştı duyularını.

"O buradan ayrılamaz, eğer ayrılırsa yapamaz. Annesi ve babası ruh uğruna öldüğünden beri bu sürüde, onu buraya getirdiğimizde daha küçük bir bebekti. Henüz küçük olabilir ama kendini birden orada bulduğunda kötü etkilenebilir. O çok güçlü, bunu biliyorum ama hâlâ bir çocuk, tıpkı Kyungsoo gibi. Bu yüzden yapmamalısın bunu. Baekhyun'u buradan, Kyungsoo'yu ise kendinden koparmamalısın."

Bu sesi tanıyordu. Hem de öyle iyi tanıyordu ki... Çocukluğundan gençliğinin belli bir dönemine kadar hep bu sesi duymuştu; bu şefkat dolu sıcacık sesi...

Sylvan's Soul • ChanbaekWhere stories live. Discover now