Bölüm Yirmi Dokuz : Ruh'un Sahibi

3.3K 336 223
                                    

Uzun bir aradan sonra gecenin dördünde 3.5k'lık bölümle merhabaa!

Bu bölüm de Nimet'in şerefine♡♡ (Altın takmayanı bölüme almıyoruz)

Ayrıca sonraki bölüm bayaa ekşınlı, bu yüzden bu bölüme +90 yorum istiyorum yaparsınız bence :)

İyi okumalarr ♡♡♡

×××××××

Bazen saklı kalmış sırlar, gerçeklerden daha çok acıtırdı.

Elindeki sararmış kağıdı hâlâ sıkıca tutan, diğer elini ise şakağına yaslamış adamın zihni ve kalbi tam olarak bu cümleyi yansıtıyordu. Boş bakışlarını bodrumun zeminini kaplayan bordo halıya dikmişken ne mektubu elinden bırakıyor, ne de buradan çıkıp gidiyordu. Kalkıp başka mektupların varlığı için kutuları karıştırabilirdi ama bunu yapamayacak kadar yorgundu ruhu.

Burada ne zamandır oturduğunu bilmiyordu; bacakları hareketsizlikten uyuşmuş, sıkılı parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Odada pencere bulunmadığından havanın kararıp kararmadığını seçemiyordu.

Yukarıdan duyduğu kapı sesiyle çok uzun süredir sabitlenmiş bakışlarını yerden kaldırdı. Belki de saatlerdir burada oturuyorken Baekhyun'u Kyungsoo'nun yanından almak aklına bile gelmemişti. Bunu yapmadığı için kendine kızarken mektubu buradan aldığı bir başka şeyle beraber cebine iliştirdi ve indiği merdivenleri yeniden çıkarak kapıyı kapadı.

"Chanyeol, orada mısın?"

Baekhyun da onun bodrum kapısını kapatışının sesini duymuş olmalıydı, bu nedenle sesi çok yakından geliyordu. Ona geri seslenmek üzereyken karşısına çıkan bedenle bundan vazgeçti.

Baekhyun onu görmesiyle beraber derin bir nefes almış ama Chanyeol'un ifadesini gördüğü an endişeli hali yeniden yüzüne yerleşmişti. Chanyeol her ne kadar gülümsemeye çalışıp onun kendi hakkında endişelenmesini istemese de Baekhyun artık onu kendinden bile iyi tanıyordu, bu yüzden kaçması mümkün değildi.

"Sen iyi misin? Yüzün bembeyaz olmuş."

Omega Alfa'nın yüzünü sıcak ve yumuşak ellerinin arasına aldığında boylarını eşitlemek için parmak uçlarına kalktı ve gözlerinin tam içine baktı.

"Neyin var sadece söyle bana, sevgilim. Zehirlendiğin zaman dışında bu kadar kötü gözüktüğünü hatırlamıyorum. Kangmin denen adamla ilgili mi yoksa?"

Henüz bağları oluşmamasına rağmen Baekhyun sanki onun içindeki dışarı çıkmak için haykıran sıkıntıyı biliyordu. Ve bunu kendisinden saklamasını istemiyordu da. Eğer birbirlerini sonsuza dek bırakmayacaklarsa her şeylerini paylaşmak zorundaydılar.

Chanyeol tek kelime etmeden yüzünü küçük bir gülümsemenin ele geçirmesine izin verdi ve bakışlarında kaybolduğu yeşil gözlere baktı.

Ne sıkıntısı olursa olsun, her şeyin çözülmesi için Baekhyun'un ona böyle bakması yeterliydi. Sadece küçücük bir dokunuşu bile Chanyeol'un içindeki tüm üzüntüyü, tüm kızgınlığı silip atmaya yeter de artardı.

Alfa Omega'nın ellerini yüzünden çekip kendi elleri arasına aldığında, gözlerini onunkilerden ayırmayıp avuç içlerini tek tek öptü. Hemen ardından onın ellerini kendi omzuna yerleştirdi. Baekhyun onun bu hareketini anlayıp kollarını sıkıca Chanyeol'un boynuna dolarken, uzun olanın yüzünü köprücük kemiklerinin sağ kısmına gömmesiyle o da yüzünü onun soluna yerleştirdi.

Chanyeol Baekhyun'un kokusuyla kendini cennette bulurken onun kısa bedenini iyice göğsüne çekti. Baekhyun da onun bu sessizliğini anlayarak ellerinden birini kızıl gür saçlarına götürüp okşamaya başlamıştı.

Sylvan's Soul • ChanbaekWhere stories live. Discover now