Bölüm 5

128K 5.3K 1.1K
                                    

Hey! Düzenlenmiş 5. Bölümü okuyacaksınız. Önceden okuyanlar hoşunuza gitmeyen ya da hatalı bulduğunuz yerler varsa uyarın lütfen.

Yorum ve oylarınızı esirgemeyin. Sizleri çok çok seviyorum!!!!
Keyifli okumalaaaaaar♡♡♡♡♡

♤♤

Bahçede içilen çayın yerini başka ne tutabilirdi ki? Günün yorgunluğunu üzerimden atmam için yeterliydi. Üstelik tüm sevdiklerim ve aile bildiklerim yanımdaydı, garip bir huzur ise tüm damarlarımdaydı. İçli bir nefes alıp konuşan Yeliz ablaya baktım. Dışarıdan bakıldığında konuşmaları dinliyor gibi gözükebilirdim belki ama şu anda yalnızca yaşananları düşünüyordum.

Salağa yatmalık bir durumda değildik. Her şey açıkça ortadaydı evet ama şimdi karşımda da bir gerçek vardı. Tam olarak karşımda oturuyorlardı. Abim ile Devran'ın arkadaşlıkları elimi kolumu bağlıyordu. Gerçi... elim kolum bağlı olmasa dahi ne yapacağımı bilemiyordum ya, orası ayrı. Çünkü bir ilişki yaşamamıştım, tecrübem yoktu. Bir sene erken okula yazıldığım için geçen sene bitirdiğim üniversitede dahi bir ilişkim olmamıştı. Bu iyi bir şey miydi bilmiyorum ama bendeki durum bundan ibaretti.

Elimdeki bardak boşalınca lavaboya gitmek için ayağı kalktım. Herkes hoş bir sohbetin içerisindeyken zaten kimsenin dikkatini çektiğim de yoktu. Hala Gülnur teyzegildeydik, annem ve babamlar içeride biz ise dışarıdaydık. Uzun süredir abilerim ve Devran da bir araya gelemediklerindendi bu uzun sohbet, saat neredeyse on iki olmuştu. Onların uyuyacağı ya da evlere dağılacağı yoktu belki ama benim uykum gelmişti. Lavaboya kullandıktan sonra eve geçmeyi planladım.

Lavabodan sonra annemlere haber vermek için içeriye geçecektim ki mutfaktan gelen tiz sesle yönümü oraya çevirdim. Gülnur teyze yeniden çay suyu koymuştu ve kaynamak üzereydi. Kaynayıp yeni temizlenmiş ocağa taşmasın diye başında beklemeye karar verdim. Birazdan kaynardı.

Mutfak kapısındaki hareketlilikle omzumun üzerinden baktım. Çiçek abla mutfağa girdi, kucağında gözleri uykudan kapanmak üzere olan Efe vardı. Uykudan olsa gerek kısık bakan gözlerime bakıp konuştu. "Efe'den farkın yok şu an Betül," dedi alçak tonda kullandığı sesiyle. Efe'nin uykusu kaçmasın diye bu ses tonunu kullanıyor olmalıydı.

Elimi havada sorun yok dercesine salladım. "Gideceğim zaten," dedim onun gibi kısık bir sesle. Bana bir abla şefkatiyle gülümsedi. İmalı şakaları olsa da uzun zamandır hayatımdaydı ve onu bir ablam olsaydı ancak bu kadar sevebilirdim. Sonunda kaynayan suyun altını kapadım. Anlayışla başını salladı. "Biz iki kızız evde ama biz bile zor yetişiyoruz." Efe'nin sırtını ileri geri okşayıp olduğu yerde sallandı. "Maşallah diyeyim ama sen yine de kendini fazla harap etme." Şakayla karışık koluma vurdu, hatta dokundu bile denilebilirdi. "Ama bugün sende yorgunluktan başka birsey var. Dalgınsın, anlarım ben."

Aklım karmakarışıktı, ne yapacağımı şaşırmış haldeydim. Ne yapıyordum, neden Devran abiye karşı kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu? Bilmemekten ziyade korkuyordum, bedenime yabancı olan duyguları yaşarken ne olduğunu anlamaya çalışmak beni çok yoruyordu. "Bayram yorgunluğu diyelim. Ondan yani. Başka bir şey yok."

Elini kolumdan çekti ve bir adım yana kayıp kalçasını yanımdaki mutfak tezgahına yasladı. "Ben ikna olmadım, haberin olsun," dedi ciddi bir sesle. Tam üstüme geldiği için gözlerimi devirecekken beni şaşırttı. "Ama anlatmak istersen dinlerim. Çekinme tamam mı?" Derin bir nefes aldım ve böyle bir durumun olmayacağını bile bile başımı salladım. Dertleşme konusunda pek başarılı değildim, hakkımı konuyu değiştirmekten yana kullandım.

Ve en cazip konu deli gibi aşık olduğu eşiydi. "Sen gidiyorsun yarın değil mi?" diyerek girdim. Hem konuyu saptırmış hem de sohbet etmiş oluyorduk. Başarılı olmalıyım ki derince gülümsedi, başını aşağı yukarı salladı. Gözleri şimdi uyku ile uyanıklık arasında gidip gelen oğlundaydı. "Evet, yarın akşama doğru Serkan gelip alacak. Çocuklar da babalarını çok özledi." İçli bir nefes alıp ekledi. "Kısmetse."

Başı Yok Sonu Çokजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें