Bölüm 41

133K 4.1K 3.1K
                                    

Hemen hemen tüm dileklerinizin yerine geldiği bir bölüm olduğunu söylemeden önce şimdiye kadar okuyacağınız en uzun bölümün de bu olduğunu belirtmem lâzım.

Rekor uzunluktaki bölüme, rekor yorum ve oy gelir mi sizce?

Ha, bir de cinsel içerikli bir bölüm olduğunun uyarısını da yapayım. ^^

Çok çok seviliyorsunuz!!

Keyifli okumalar!!

♤♤

Emre saçımı arkaya atıp kolumdan tuttuğu gibi bedenimi aynanın önüne çekti. "Kırk bir kere maşallah," dedi içten bir şekilde. Daha sonra babaannem misali "tütütü..." diyerek saatlerdir uğraşıp didindiği görüntüme aynı bir sanatçı edasıyla gururla baktı. Ben bu gece onun tablosu olmuştum, o da sanatkâr olmuştu. Ne istediyse onu giyinmiş, nasıl bir makyaj yapmak istiyorsa öyle yapmasına izin vermiştim.

Ortaya çıkan sonuçtan ben de en az onun kadar memnundum.

Tüm gün o mağaza senin bu mağaza benim diyerek gezmiştik. Doyasıya alışveriş yapmıştık, öyle ki Emre sırf poşetleri ara ara gelip arabaya taşıması için bir adam tutmuştu. Gerek elbiseler, gerek bluzlar, gerekse iç çamaşırları... Tamam, iç çamaşırı alışverişinin başlangıcında biraz utansam da sonrasında utancım kalmamıştı. Hatta en çok parçayı buradan almıştık ama konumuz bu değildi. Baştan ayağı, akla gelebilecek ne varsa en az bir tane almıştık. Emre kendindense daha çok benim için alışveriş yapmıştı ve ben tüm bunları yarın nasıl eve götürecektim, en ufak bir fikrim dahi yoktu.

"Ellerine sağlık," dedim yan dönüp frikik veriyor muyum diye bakarken. Üzerimde derin dekolteye sahip olan siyah renkte bir ceket elbise vardı. Göğüs dekoltesinin derinliğinden sebep içime yine aynı renk bralet giyinmiştim. Bu kadar süslenmemin sebebi ise birazdan bir gece kulübüne gidecek olmamızdı. Sabah da beni eve bırakacaktı zaten.

Omzumu omzuyla dürtmeye başlarken aynı zamanda konuşuyordu da. "Kız seninki görse dokuz aya doğurursun. Hem de ikiz," dedi muzipçe bakarak. Aldığım nefes kursağımda kaldı, aynı anda gözlerim ve ağzım da kocaman açıldı. Omuzuna tüm gücümle vurup "Ne biçim konuşuyorsun be," diye çemkirdim. Vuruşumdan hiçbir şekilde etkilenmediğini belli ede ede kıvırtarak odadaki koltuğa kendini attı. "Yalan mı? Herif seni her görüşünde üstüne atlamak ister gibi bakıyor." Kaşlarım hayretle havaya kalktı, öyle mi bakıyordu sahi? Sözleri karşısında yüzümde ten makyajı olmadığı için biraz kızardım, neyse ki kızarıklığım yüzümde allık kullanmışım gibi duruyordu.

Gözlerimi kaçırırken ağzımın içinden "Abartıyorsun," diye homurdandım. Bir bacağını diğerinin üzerine atıp bedenimi Nur Yerlitaş edasıyla baştan ayağı süzdü. Gözleri muzip muzip bakıyordu. "Kızım bu gözler neler gördü neler. Sen beni," işaret parmağıyla baştan ayağı kendi bedenini gösterdi "yiyebileceğini mi sanıyorsun? Üstelik Devran nasıl bakıyorsa bir benzerini de sen ona atıyorsun. Herif bıraksan seni başının üzerinde taşıyacak ama bizim kız kendini ağırdan satıyor, belli."

Az evvel kalktığım makyaj masasının önünde olan tabureye yüzüm ona dönük bir şekilde otururken omuzlarım düşmüştü. Seslice ofladım. "Elimde değil ki," dedim ellerime bakarak. Hani daha dün birileriyle dertleşmek benim için çok zor demiştim ya, zordu evet ama sanırım Emre ile dertleşmeyi deneyebilirdim. "O bana karşı pek çok kez ilk adımı attı ama ben ona gidemiyorum. İstememek değil bu, yanlış bir şey yaparım diye çekiniyorum." Başını ileri geri salladı. "Seni de anlıyorum hayatım, deneyimsizsin ama böyle olmaz. Sen herifi memnun edeceksin ki o da seni memnun etsin. Çark böyle işler. Hep bana hep bana olmaz."

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin