Bölüm 11

102K 4.6K 742
                                    

On bir gün olmuştu son görüşmemizin ardından.

On bir gün olmuştu onun hayatımdaki şimdiki ve bu zamandan sonraki yerini idrak edeli.

On bir gün olmuştu ben onu özlemeye başlayalı.

Ve hiç olmadığı kadar korkmaya başlayalı.

Devran'dan etkilenmek çok kolaydı, bunun farkına varalı uzun zaman olmamıştı. Zaten farkındaydım bu durumun. Duygularımın ise yeni yeni farkına varıyordum. Geri dönülemeyecek bir yola çıkmıştık ikimiz de, bu saatten sonrasının asla eskisi gibi olmayacağı çok açıktı.

Abimgil ile dışarı çıktıkları o akşamdan sonra sabaha kadar düşünmek için çokça vaktim olmuştu. Kafamda çoğu şeyi berraklaştırmak için gerekli zamanı kendime vermiştim vermesine ama korkularımla başa çıkmam kolay değildi. Son zamanlarda hiç olmadığım kadar dalgındım ve bu durum beni geriyordu.

Şimdi ise son seans için Emre'nin yanına gidiyordum. Evet, yaptırmıştım. Hem de Gül'e bile söylemeden yaptırmıştım. Hatta benim dükkanım için sipariş bile vermiştim, Pelin hariç kimsenin haberi yoktu. İşe diye çıkıp öğleden sonra buraya gelmiştim bugün yaptığım gibi.

"Geldik ablacım," diyen şoförün sesiyle kendime geldim, ücreti verip dışarı çıktığımda tam olarak Emre'nin son derece lüks olan üç katlı bakım merkezinin önündeydim. Ayağımdaki topuklu ayakkabıların sesi eşliğinde girdim içeri. Hemen girişte oturan Arzu hanım beni görünce ayağı kalktı. "Hoş geldin Betül," dedi yüzündeki kibar gülümsemeyle. Tam bir hanımefendiydi, oldukça düzgün bir türkçeyle konuşuyordu ama ne yazık ki samimiyetsizdi. "Hoş buldum Arzu. Son randevu için gelmiştim ben," dedim onun kadar kibar konuşamasam da nazik olmaya çalışarak.

Burada bizim kuaförlerdeki gibi bir samimiyet yoktu ne yazık ki, herkes son derece sahteydi. Kapıdan girer girmez siz de sahteleşiyordunuz sanki. "Tabii," dedi eliyle beni üst kata yönlendirirken. Benimle ilk seferden beri ilgilenen Enfal ile birlikte son seansımızı da gerçekleştirdikten sonra tekrar Arzu hanım eşliğinde alt kata indim. "Emre nerede? Gitmeden önce yanına uğramak istiyorum."

Ellerini önünde birleştirerek hiç bozmadığı tebessümü eşliğinde başını salladı. "Emre bey de sizi gitmeden önce görmek istemişti. Buyurun lütfen."

Büyük salona girdiğimizde birlikte, gözüme hemen uzun saçları ile birlikte ayakta duran Emre ilişti. Çiçek desenli gömleğiyle başka birinin göze çarpması imkansızdı zaten. Hemen önünde Selin Ciğerci vardı ki bu görüntüye şaşırmıyordum çünkü her taraf ünlü isimlerle doluydu zaten. Benim geldiğim saat biraz geç olduğu için sakindi içerisi. Selin hanımla birlikte beş müşteri vardı sadece.

Arzu hanımla birlikte yanlarına ilerledik. Hareketlilikle beraber ikisinin de yüzleri bize döndü. Selin hanım beni tanımak ister gibi inceliyordu. Haklıydı kadın, burada herkes birbirini tanıyordu. Zaten ilk geldiğim zaman da, şuan da olduğu gibi herkes bana bakıp tanımaya çalışıyorlardı beni. Başımla selam verdim, o da bana karşılık verdi. "Arzu hanım, Selin hanıma eşlik edelim lütfen," dedi Emre elini kolumun üzerine koyup beni kendine çekerken. "Tabii, buyurun lütfen Selin hanım," dedi Arzu.

Emre ile sarılırken "Selam," dedim canlı bir sesle. "Hoşgeldin, gel şuraya geçelim." Az önceki kibar hallerimizden ikimizde sıyrılıp normal hallerimize dönmüştük. Geriye kalan tüm müşteriler bize bakıyorlardı. Emrenin cinsel yönelimini kimse bilmediğinden ve buraya gelen müşterileriyle de son derece mesafeli olduğu için beni sevgilisi zannettiklerini kulaklarımla duymuştum.

Köşedeki koltuğa oturduk birlikte. "Ay Emre," dedim yüzümü buruşturarak. "Nasıl dayanıyorsun sen bu ortama." Elimle etrafı gösterdim. Hemen karşımızda kuaför koltuğunda oturan açık renk saçlarına bakım yaptıran youtube fenomeni olduğunu bildiğim bir kızla göz göze geldik. "Sorma kız," dedi ince bir sesle. "Hepsi Barbie bebek sanki. Çıtkırıldım. Yapmacık."

Başı Yok Sonu ÇokWhere stories live. Discover now