Bölüm 33

98.8K 3.9K 721
                                    

Dudaklarımız ayrılınca yüzlerimiz arasındaki mesafeyi açmadan ikimiz de durup birbirimizin gözlerine baktık. Zamanın eğer durması gerekiyorsa şimdi durabilirdi ya da kıyamet kopacaksa şimdi kopsundu. Devran ile gelen, Devran'dan gelen ne varsa kabulümdü. Ona nasıl bu denli bağlanabilmiştim bilmiyordum, kalbim eskiden de bu kadar ağır mıydı onu da bilmiyordum. Devran tüm iliklerime öyle bir işlemişti ki günün birinde hafizamı kaybetsem, ismimi dahi hatırlamasam yine de onu unutmazdım.

Ne kadar süre bu devam etti bilmiyorum ama en sonunda gözlerini kaçıran ben oldum. Az önce yaptıklarımız zihnimde dönünce utanmama engel olamıyordum, zihnim bana oyun oynayarak sürekli Devran'ın bana yaptıklarını hatırlatıyordu. Eğer ki bakışmamız da biraz daha uzasaydı emindim ki utancımı kamçılayacak daha nice şeyler yapardık.

Boğazımı temizleyip çenesine bakarak konuştum. "Üzerimi değişsem iyi olacak," dedim. Başını salladı ve yavaşça doğruldu. Açık göğüslerimi kapayıp ellerini belimin iki kenarına koyarak tek hamlede beni de kaldırdı ve yere indirdi. "Kullanılmayacak halde zaten," dediğini işittiğim an bu mayoyu alırken verdiğim para miktarı aklıma geldi. Oysa ki kesinlikle bu paraya değecek kadar da güzeldi, rahmetli.

Neyse ki bu modeli aratmayacak ve hatta Devran'ı daha fazla çileden çıkaracak nice mayo takımım daha vardı.

Ters ters ona bakıp önünden yolcu koltuğunun olduğu tarafa geçtim. "Kimin yüzünden acaba," diye homurdanmadan edemedim yine de. Burnundan bir nefes vererek güldüğünü duysam da dönüp bakmadım. Siyah çantamın içerisinde giyebilecek pek de bir seçenek yoktu. Bugün üzerimde olan şortun haricinde beyaz bir bikini takımı ve dizimin üzerine kadar gelen beyaz bir gömlek vardı. Bikini takımını giyip üzerine de gömleği giyinmeye karar verdim. Çantadakileri giyinmek için koltuğun kenarına koyarken Devran'da arabanın bagaj kısmına geçmişti. Hareketlilikten onun da üzerini değiştiğini anladım, bu daha fazla utanmamı sağladı. Hemen birkaç adım yanımda saniyelik de olsa Devran'ın anadan doğma kaldığını bilmek kalbimin teklemesine neden oldu.

Birkaç saniye sonra bagaj kapağını kapadı, doğru tahmin etmiştim şortunu değişmişti. Siyah bir şort giyinmiş elinde de kırık beyaz bir tişört tutuyordu. Arabanın etrafından dolaştı, şoför kapısını açtı, elindeki tişörtü rast gele kolduğun üzerine koyup arabanın önünde duran siyah kayışlı saatti bileğine geçirdi. O da saatsiz yapamayanlardandı. Kapıyı kapadıktan sonra arabanın önünden dolaşıp yanıma geldi, ne yaptığıma baktı.

Çantamdaki ufak tarağı da çıkardıktan sonra utana sıkıla "Arkanı döner misin?" diye sordum. Kalçasını hemen açtığım yolcu kapısının öteki tarafına, arabanın kaputunun yanına yaslamış kollarını da göğüsünde bağlamıştı. Herhangi bir imada bulunmadan anlayışla başını salladı. Oysa ufak bir ısrarda dahi bulunsa, zaten gördüğünü ima etse ya da üzerime gelse beni ikna edebilecek kabiliyete sahip olduğunu her ikimiz de biliyorduk. Neyse ki Devran anlayış sahibi bir adamdı, utancımı arttıracak hamlelerden uzak duruyor, tersine beni rahatlatacak hamlelerde bulunuyordu. Çoğu zaman.

Arkasını döndüğünü hissetsem de dönüp ona bakmadım. Üstümdeki mayoyu artık önünde şeritleri olmadığı için rahatlıkla çıkarıp kenara koydum. İlk işim bikini altını giyinmek oldu. Bikininin üst kısmında Devran'ın yardımına ihtiyacım vardı. Arkasında ipler vardı, o ipler bağlanınca geriye kalan tek şey gömleği üzerime geçirmemdi.

Devran'a bakmak için başımı kaldırdığım an gözlerim kocaman açıldı, gözlerime ağzım da eşlik ediyordu. Sırtı bana dönüktü, sırtındaki çizikleri elbette bekliyordum, bilerek ve isteyerek yapmıştım zaten. Şaşırmamın asıl sebebi özellikle omuzlarında olan ufak yaralardı. Tırnaklarımı batırdığım zaman sivri tırnaklarım derisini kaldırmış olmalıydı. Ellerimi kaldırıp baktığımda tırnaklarımda kan lekelerinin olduğunu gördüm. Bu görüntü canımı yaktı.

Başı Yok Sonu ÇokWhere stories live. Discover now