Bölüm 8

118K 6K 1.2K
                                    

Bölümde değiştirdiğim şeyler var, nasıl olmuş? Bir hata ya da kusur var mı?

Medyaya aklımdaki Devran'a tam uymasa da en iyi uyan modeli bıraktım. Belki bakmak isteyenleriniz olur.
Ha bu arada, şu küçük yıldıza basan elleriniz dert görmesin, teşekkürler.
Seviliyorsunuz!

Karşımdaki boş duvar şu anda zihnimin aynası görevindeydi. Devran'ın yüzü hâlâ burada, dudaklarının baskısı ise alnımdaydı. Kalbim göğüs kafesimde değil de kulaklarımda atıyordu sanki. Devran... Nasıl da karıştırıyordu tüm sistemimi, anlayamıyordum. Ramazandan önce yalnızca karşılaştığımız zamanlarda kalbimin ritmini değiştiren, basit bir hoşlanma olarak adlandırılabilecek durumdaydım. Ama şu anda boş duvarda silüetini görüyor, yetmezmiş gibi de yanında durmak istiyordum.

Sonumuz ne olacaktı, bu seyirle devam edersek nereye varacaktık bilmiyordum ama bilmek istiyordum. Artık korkularımın arkasında durmak değil de, korkularımla beraber ilerlemek, bizi neyin karşılayacağını görmek istiyordum. Eksik olan yalnızca cesaretti.

İçli bir soluğu daha ciğerlerime doldurduktan hemen sonra sırtımı duvardan çektim ve kendimi Gül'ün odasına attım. Hâlâ dudaklarımda bir tebessüm varken Gül'ün dolabında bulabildiğim en uygun taytı ve elime geçen ilk tişörtü üstüme geçirdim. Gül'ün bacakları incecik olduğu için tayt beni çok az sıkmıştı ama rahatsız da etmiyordu. Makyajımı üstün körü temizledim, evde detaya inerdim zaten. Saçlarımı özensizce tepemde topuz yaptım lâkin garip bir şekilde çok hoş durdu. Aynadaki aksimden memnun olduğum kanaatine vardıktan sonra ise soluğu aşağıda aldım. Oyalamamıştım da ama Devran da dahil olmak üzere millet ben gidene kadar masaya yerleşmeye başlamıştı bile.

Ben de oyalanmadan masadaki yerimi aldım. Bu defa her zamankinin aksine masanın en başında değil bir yanında, Çiçek ablanın yanında oturuyordum. Servisi Gül ile birlikte yaptılar, ben de onlar servisi yapana kadar kucağıma bırakılan Efe'yi sevdim ardından da annesine emanet ederek yemeğe başladım. Öğlen Pelin'in söylediği salata beni bu saate kadar idare edememişti açıkçası, acıkmıştım. Yaşıtlarımdan farklı olarak öyle kalorilerimi falan saymaz, o an canım ne istiyorsa onu yerdim. Bu nedenden ötürü de bacak ve basenden son bir senede kilo almıştım lâkin şu anki halimi daha çok beğeniyordum.

Hem yemeğimi yiyip hem de masadaki konuşmaları dinlerken gözüm anneme takıldı. "Yarın sandığa yaptığım iğne oyalarını yerleştireceğim, akşam gelirsen gösteririm." Son zamanların aksine genelde elleri uyuştuğu için çok sık el işi yapmıyordu. Ramazanda Gülnur teyze Devran'ın çeyizini tamamlamak için ummalı bir çalışma içerisine girince kendisi de heves etmişti. İnternet aracılığı ile örnekler bulup yapıyorlar, yan yana geldiklerinde de onları konuşuyorlardı. Dedikodu yapmaktansa bu, çok daha verimli bir aktiviteydi. "İyi, o zaman yarın akşam sana bir soluk uğrarım ben."

Abim de annemlerin konuşmalarına kulak misafiri olmuştu. Yanında oturan Devran'ı dirseği ile dürttü. Devran ilk önce yanında oturan abime baktı. Abim sanki son günlerde hiç görüşmüyorlarmış gibi "Yarın ben gideceğim, annenle sen de gelsene iki sohbet ederiz," diyince gözleri bana döndü. Göz göze geldik. Elimde tabağıma götürmek üzere olduğum çatal, bakakaldım güzel gözlerine. Abimin sorusuna cevap vermeden öylece bana bakıyordu. Tamamen istemsizce gözlerimi kırptım. Sanki bir onay verilmesi gerekiryor gibiydi. Elle tutulur bir neden yoktu tabii ama bunu hissettim. Devran, ben gözlerimi kırptıktan hemen sonra abime döndü. "Olur kardeşim."

İçli bir nefes alıp önüme döndüm. Yine herkes kendi halinde konuşmaya devam etti ama ben başka konuşmalara odaklanamadan yemeğimi yedim. Kendisinin mahallede fazla kalmayacağını, tıpkı abim gibi işi için gideceğini bilincinde olmam, onu yarın en iyi şekilde ağırlama isteğimi doğurdu. Normal şartlar altında da gönülsüzce girmezdim mutfağa, lezzetli yiyecekler yapmayı seven bir insandım. Mutfağa girmek benim için bir hobi sayılabilirdi ama şimdi çok daha fazlasıydı.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin