Bölüm 19

96.2K 4.4K 1.1K
                                    

Dokuz bin okunmayı geride bıraktığımızı görünce koşa koşa yeni bölümü sizlere kavuşturmak için masa başına geçtim. Teşekkür ederim, pamuk gibi oldum iki dakikada sayenizde.

Çokça seviliyorsunuz!

Keyifli okumalar.

Başımı kaldırıp "Hey yavrum hey, ben nerdeyim sen nerdesin," diye bağırasım vardı. Aklım tamamen daha başka noktalara kaydığı için birkaç saniye ne dediğini idrak edemeyip gözlerimi kırpıştırarak baktım.

Cevap vermediğimi daha doğrusu veremeyeceğimi anlamış olmalıydı ki yeniden konuştu. "Otuz yaşındayım. Bir şeyleri gizleyecek yaşı çoktan geride bıraktı-" kendini açıklayacağını anlayınca bileğimi tutan elinden kurtardım elimin tekini ve parmaklarımı dudaklarına yaslayarak daha fazla konuşmasının önüne geçtim. "Senden çocuk gibi ilişkimizi saklamanı tabii ki isteyemem." Tek elim hâla istilası altındayken dudakları üstündeki elimi ensesine kaydırdım. "İstemem de."

Dudakları memnuniyet ile kıvrıldı. İkimiz de belli bir yaşı geride bırakmıştık. Ben neyse ama Devran olgun bir adamdı. Ondan ilişkimizi gizli saklı yaşamasını nasıl isterdim? Böyle bir şeyi istesem bile kendimi, duygularımı başka bir kalıba sokmuş olurdum. Bu; ben duygularımdan emin değilim ya da korkuyorum demekle aynı şeydi bana kalırsa.

"İşte benim kadınım," dedi dudaklarıma kısa bir öpücük bırakmadan hemen önce. Neredeyse önünde olduğumuz camdan içeriye ılık bir meltem esti, meltemin tenimde bıraktığı his ile genişçe gülümsedim. Diğer elimi de serbest bırakıp her iki elini de başımın iki yanına yasladı. Şimdi benim her iki elim de ensesindeki kısa saçlarla oynuyordu.

"Eh, siz de hâla bize küçük diyin Devran bey," dedim nazlı nazlı. Başını geriye atıp güldü bu halime. Gerdanımın üzerine düzensizce dağılan saçlarımı tek eliyle iteleyip konuştu. "Küçük olmadığını artık daha iyi anlıyorum." Göğüslerime bakarak söyledi bunları, yatakta uzandığım için daha da dolgun duruyorlardı. "Görüyorum da."

Yeni yeni yanaklarımın kızarması geçiyorken denecek laf mıydı bu?

"Söyleme böyle şeyler," dedim utançla gözlerimi kaçırıp odanın öbür tarafına bakarken. Yüzünü yakınlaştırıp bir erkeğe göre oldukça düzgün olan burnunu yanağıma bastırdı. "Daha açıklarını duyduğun zamanlar da olacak." Göğüs kafesini şişirip benim göğüslerime değecek kadar derin bir nefes çekti içine. "Ve bu zamanlar çok da uzakta değil. Alışsan iyi edersin."

Sertçe yutkundum. Beline sarılı duran bacaklarımı yatağa indirip elimi göğüs kafesine dayadım. "Hiç sanmıyorum, üstelik annem bekliyor," diye bahane ürettim. Emindim ki annemin umurunda bile değildim şu anda. Halinden gayet de memnundu. Burnundan nefes vererek gülüp kalktı üzerimden. "Göreceğiz."

Ayağı kalktı, tişörtü yukarıya sıyrılmıştı. Düşük bel eşorfman altının da izin verdiği kadarıyla adonis kasını görebiliyordum. Büyük ihtimal bacaklarımla yukarıya sıyırdığım tişörtünün eteklerinden tutup düzeltti. Tişörtün üstünden dahi yapılı olduğu açıkça belli olan bedenini ilk defa gördüğüm o andı. Gözlerimin çok yanlış yerlerde gezdiğini idrak edip kaçırdım. Elini uzattı kalkmama yardımcı olmak amacıyla. "Teşekkür ederim," diye mırıldanıp kavrdım büyük elini.

Onun için az, benim için oldukça güçlü çekince elimi, bedenine yaslanıverdim. Beklenmedikti, ağzımdan anlamsız bir ses çıktı.

Bilerek yapıyordu, yemin ederim bilerek yapıyordu! Her fırsatta birbirimize temas etmemizi sağlıyor beni de salaklaştırıyordu!

Başı Yok Sonu ÇokNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ