Bölüm 13

112K 4.9K 1.4K
                                    

Salı günleri tatil günüm olduğu için hiçbir zaman şanslı değildim ben. Genel olarak tatiller bana zulüm günleri gibi gelirdi. Anneme yardım eder, her hafta aynı gün dip köşe evi siler süpürürdük.

Bugün de bunların hepsini yapmıştım, arka bahçede dört çayı içecektik annemle. "Ay," dedi annem sanki öğleden beri oturan o değilmiş gibi. Ben evde çırpınırken bahçedeki çiçeklerimle ilgileneceğim diyerek sıvışmış herşeyi üzerime yıkmıştı. Bozuntuya vermedim. "Çok yoruldum vallahi. Yok yok, geçmiş bizden." Gözlerimi devirip yorgun bedenimi annemin karşıdındaki üçlü koltuğa attım. Cevap vermeden elime çayımı alıp bacaklarımı koltuğun üzerine çekerek oturdum.

Aramızda olan bir iki dakikalık sessizliğin ardından annem elindeki bebek yeleğini kucağının üzerine bırakıp dikkatimi çekmek ister gibi boğazını temizledi. Kim bilir yine ne diyecekti?

"Ne diyeceksin?" Diye sordum çırpınışlarına boş boş bakarak. "Betül," dedi pek nadir kullandığı o mahçup ses tonuyla. Gözlüğünü burnunun ucuna kadar çekerek üstten üstten bakıyordu. "Kızım biz konuşamadık Umut meselesini. Konuşalım diyorum."

Bu konu ne kadar uzamıştı böyle, çok saçma buluyordum ben artık. "Konuşmak istemiyorum anne." Seçtiğim sert ses tonu tabii ki de etki etmeyecekti annem üzerinde. Ben rahatsız değilmişim gibi devam etti konuşmasına. "Kızım fevri davranma. Huyunu suyunu tanıdığımız bir aile. Tamam, aranızda tatsız olaylar yaşanmış ama olur öyle, düzelir. Tanıyın birbirinizi ilk önce."

"Anne," dedim bir tık yüksek bir sesle. Ayaklarımı çimlere indirdim elimdeki bardağı da sehbanın üzerine koyarak. Çimlere basmak hani insanı rahatlatıyordu, ben rahatlayamıyordum şuan.

"Fevri falan davrandığım yok benim, o akşam biz sadece sözlü tartışmadık, o adam benim üzerime yürüdü," diye devam ettim sözlerime. "Eğer Devran gelmeseydi o adam bana şiddet uygulayabilirdi belki de. Ha diyelim ki uygulamazdı, yine de olmazdı bu iş." Annem ağzını aralar gibi olsa da elimi kaldırarak konuşmasına engel oldum. "Bak ben çok sıkıldım anne bu Umut davasından. Sıkıldım." Vurgulu bir şekilde söylüyordum iyice anlaması için.

"Sevmiyorum ben o adamı ve ben sevmediğim bir adamla bitlikte olmam. Bir daha da bu konu açılmasın, istemiyorum."

Söylediklerimi sindirmek ister gibi yere baktı bir süre sonra olumluca başını salladı sanki o benim çocuğumdu ve ben onu azarlıyordum. Cevap vermedi, tüm huzurum kaçmıştı, ofladım.

Kapının çaldığını duyunca anneme son defa baktıktan sonra ayaklarıma terliklerimi geçirip içeri geçtim. Kapı deliğinden bakmadan bedenimi kapı arkasına saklayarak açtım kapıyı. Üstümde spor bir atlet ve diz altında biten taytım vardı.

Gelenin Gülnur teyze olduğunu görünce tamamen açtım kapıyı. "Hoşgeldin," dedim annemle olan konuşmalarımızı unutup aydınlık bir yüz ifadesi kullanarak. "Hoşbuldum güzel kızım," elimle içeriyi gösterince o da bu hareketimi beklercesine terliklerini çıkarıp içeriye doğru iki adım attı. "Annene örnekle alakalı birşey soracağım, içeride mi?" Konuşurken baştan aşağı bedenimi incelemişti. "Bahçede, çay içiyoruz buyur," dedim bakışları eşliğinde.

Şu sıralar Gülnur teyzenin sürekli bedenimi incelemesine alışıyordum sanırım.

Devran ile aramızdaki ilişki henüz çok yeniydi. Ne annesine ne de kardeşlerine söylememişti birşey, bunu biliyordum.

Gülnur teyzeye annemin yanına kadar eşlik ettim, mutfağa gidip atıştırmalık birkaç şey ve bardak çıkardım bilerek oyalanarak. Kaçtığım kişi Gülnur teyze değil annemdi. Sonunda elime aldıklarımla birlikte gittim yanlarına. Servisi yapıp eski yerime, bir ayağımı altıma alarak oturdum.

Başı Yok Sonu ÇokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin