Ruhsuz 9

427 41 12
                                    

Zor yaşamak günleri sayıp her şeye inat
Halim harap zalim olan tam da bu hayat
Kor bir alevi tutar iki elim hak mı bu bana
Ölüme çalar gözlerim hayat ellere inat
Ados & Atiberk - Ahmak

Ruhsuz 9

Mert hala ağlayarak giden o kadını düşünüyordu. O kız annesine nasıl bu kadar kötü davranabiliyordu aklı almıyordu. Tamam kendisini tanımıyordu veya diğer insanlara da iyi davranmak gibi bir zorunluluğu da yoktu ama o kadın annesiydi yahu! 9 ay karnında taşımış beslemiş büyütmüş bu yaşa getirmiş birisi, anne sıfatına layık birisi evladına en fazla ne yapabilirdi de bu şekilde bir muamele reva görülürdü ki?

Bu kız gerçekten küçük bir çocuk gibi bencilce davranıyordu ve birinin bu küçük çocuğu azarlamasının vakti gelmişti.

Hızla kalktı oturduğu masadan. Arkadaşları ona bakıp sorular sorarken hiçbirine cevap vermeden kafenin bar bölümüne ilerledi. Melis orada tezgaha yaslanmış içeriyi izliyordu. Mert'in dibine kadar geldiğini fark etmemişti bile. Dalgın görünüyordu.

"Biraz konuşabilir miyiz?" Diye sordu Mert. İçindeki öfkeye rağmen sesi oldukça yumuşak ve kibar çıkmıştı. Melis irkilerek Mert'e baktı. Gerçekten dalgındı.

Birkaç saniye Mert'in yüzüne boş boş baktıktan sonra gözlerini kırpıştırdı. O an Mert onun hiç olmadığı kadar masum göründüğünü düşündü.

"Ne dediniz?" Genç kızın ses tonundan yorgunluk akıyordu. Bütün o sert umursamaz maskesi düşmüştü. Hepsi tek kelimeyle paramparça olmuştu. Kızım...

Tek bir kelime bu kadar acımasız olmamalıydı. Bu kadar can yakmamalıydı. O sadece bir sözcüktü, insanı bu kadar parçalamamalıydı.

"Biraz konuşmak istiyorum." Diye tekrarladı Mert.

"Bir sorun mu var?" Diye sorarken Mert onun ses tonunun bile değiştiğini fark etmişti. Ağladı ağlayacak gibiydi Melis.

Aptal diye düşündü Mert. Madem bu kadar acı çekiyorsun niye böyle davrandın kadıncağıza?

"Gel." Diyerek kolundan tuttuğu gibi kızı dışarı sürükledi Mert.

Dalgınlığından ancak kapıdan çıktıktan sonra sıyrılan Melis kolunu çekiştirip gitmemek içi dirense de küçük vücudu Mert'e karşı koyamamamıştı.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun?" Diye sordu, Mert onu kafenin yan tarafına çekiştirdiğinde. Kafe ve hemen yanında bulunan mağazanın duvarları arasındaki dar boşluktaydılar.

"Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun?" Diye bağırdı Mert. Melis'in kısık ama korkutucu ses tonuna rağmen onunki oldukça yüksekti. Yoldan geçmekte olan birkaç kişi dönüp baksa da bir kez daha bunun sıradan bir sevgili kavgası olduğunu düşünerek umursamadılar.

İnsanlar böyle değil miydi zaten? Zannederlerdi. Ve zannettikleri şey asla olmazdı.

"Annene nasıl böyle davranabilirsin?" Diye çıkıştı Mert. Melis başındaki şapkayı çıkarıp sinirle saçlarını karıştırdı. Bu hareketi kafası karışık olduğunda ve öfkelendiğinde yaptığını fark etmişti Mert.

RUHSUZ (Yeniden)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora