Ruhsuz 10

388 38 8
                                    

Geciktiğim için üzgünüm. Ama Ruhsuza bölüm yazmak için sadece vakit değil biraz melankolik bir havada olmam da gerekiyor. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar

"Melis!" Melis arkasını dönerek kasada oturan patronuna baktı ve seri adımlarla adamın yanına gitti.

"Çıkar önlüğünü gidiyorsun." Dedi Salih bey.

Melis ikiletmeden önlüğünü çıkarırken "Nereye?" Diye sordu.

Salih Melis'in önlüğünü alıp tezgahın arkasına fırlatırken kapıyı işaret etti ve kendisi de genç kızın peşinden gitti.

"Bugün izinlisin. Arkadaşların seni istiyormuş." Derken kapıyı açtı ve genç kızı ittirdi. Melis ne olduğunu anlamadan dışarı çıktığında ona kocaman gülümseyerek bakan grubu gördü. İlay, İlker, Burcu ve Mert kapının önündeydiler ve onu bekliyorlardı.

"Arkadaşlarım mı?" Diye sayıklar gibi konuştuğunda onu duymazdan gelmişlerdi. İlay ve Burcu aynı anda koluna girerek onu çekiştirdiklerinde birkaç saniye içinde şaşkınlığından sıyrılarak durdu Melis. Kollarını çekerek kızlardan kurtuldu.

"Ne yapmaya çalışıyorsunuz?" Çatık kaşları gözlerine kadar inen şapkası dolayısıyla görülmese de sesinden kızgın olduğu anlaşılıyordu. Onun öfkesine aldırmayarak neşeyle cevap verdi İlay.

"Seni kaçırıyoruz. Lunapark'a gideceğiz gondola bineceğiz. Sonra sana bir de sürprizimiz var." İlay neşeyle konuşsa da Melis onu artık dinlemiyordu. Aklına Pelin gelmişti bir kez daha.

Yetiştirme yurdundan kaçtığı ilk zamanlardı. İlay reşit olmayı bekleyemeyeceğini, daha fazla dayanamayacağını söylemişti ve Melis de onu okuldan kaçırmıştı. Birkaç gün içinde yakalanacağı korkusundan kurtulan Pelin lunaparka gitmek için yalvarmıştı. Hatta gondola binmek için neredeyse ağlayacaktı. Tabi daha sonrasında korkudan inmek için ağlamıştı ve birkaç gün kendine gelememişti. Melis anılarını düşünürken Burcu kibarca koluna dokundu.

"Melis?" Melis bir an irkilerek başını kaldırdıktan sonra gözlerini kırpıştırdı. Kolunu yavaşça çekip Burcu'nun elinden kurtardı ve son derece net bir şekilde konuştu.

"Ben gelmiyorum." Mert oflayarak elini saçlarından geçirdi. Gerçekten bu kızın huysuzluk etmeden uslu uslu geleceğini nasıl düşünebilmişlerdi?

Melis geriye dönmüştü ki bir anda yerden havalanan bedeniyle çığlık attı.

"Üzgünüm geciktim." Diyen Furkan kızı omzuna iyice yerleştirdi.

"Furkan indir beni!" Dedi Melis öfkeyle çırpınırken.

"Hiç yemek yemiyor musun sen?" Dedi Furkan Melis'i duymazdan gelip gülerek. Melis bir kez daha çırpındığında bu sefer Furkan nazikçe yere bıraktı Melis'i.

"İnat etme Mavişim." Dediğinde Melis hırsla Furkan'ı ittirdi.

"Bir daha bunu yapma!" Eğilip Furkan onu omzuna aldığı sırada başından düşen şapkasını aldı ve üzerindeki tozları silkeledi. Şapkasını başına geçirip Furkan'ın yanından geçip gitmeye yeltenmişti ki Furkan kolundan tutup hızla göğsüne çekti. Boş bulunan genç kız sendeleyerek Furkan'ın göğsüne çarptı. Eğer Furkan ona sarılmasa yeri boylayabilirdi.

Furkan başındaki şapkayla yüzünü iyice kapatarak eğilip genç kızın kulağına fısıldadı.

"Sakin ol, güvendesin." Melis neredeyse kahkaha atacaktı. Ne zaman güvende olmuştu da şimdi olacaktı ki? Yavaşça bir adım geri çekildi ve başını kaldırıp Furkan'ın suratına dikti gözlerini.

RUHSUZ (Yeniden)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu