Ruhsuz 15

290 28 15
                                    

Mert kafeye geldiğinde Melis'i ortalıkta göremedi. Gitmiş olamazdı değil mi? Akşam onu almaya geleceğini söylemişti sonuçta. Tedirginlikle çevresine bakınırken birden arka taraflardan çıkıp gelen Melis'i fark etti.

Elbette gitmemişti.

Melis onun yanından geçip dışarı çıktığında hızla peşinden ilerledi. Bu kızın nezaket denen şeyden haberi yoktu. İnsan buluştuğu kişiye önce bir selam verirdi.

"Ee nereye gidiyoruz?" Dedi ona yetiştiğinde. Melis onu duymamış gibi yürümeye devam etti. Mert şaşkınlıkla yüzüne baktığında beyaz boynundan sarkıp tişörtünün içine giren siyah kulaklığı fark etti. Uzanıp omzuna dokunduğunda Melis irkilerek ona baktı. Mert'in varlığını yeni fark ediyor gibiydi.

Kaşlarını çatarak kulaklığını çıkardı ve Mert'in yüzüne baktı.

"Nereye gidiyoruz diye sormuştum." Dedi Mert.

"Ruz?"

"Evet gidiyoruz. Bu akşam için sözleşmiştik ya?" Dedi Mert oflayarak. "Unutmuş olamazsın."

"Unutmadım." Derken başındaki şapkayı çıkarıp saçlarını karıştırdı Melis. Başına şapkayı tekrar geçirdiğinde konuşmaya devam etti.

"Ama sözleşmediğimize eminim. Kabul ettiğime dair bir şey söylememe fırsat bırakmadan gitmiştin. Unutmuş olamazsın." Melis'in onu taklit etmesiyle tereddütle yüzüne baktı Mert.

"Ben kabul ettiğini düşünmüştüm." Dedi tüm tereddüdünü ortaya sererek. Melis gözlerini devirdi.

"Gördün mü? Benim cevaplarıma ihtiyacın yok. Benim vereceğim cevaplardan da oldukça eminsin zaten. Kendi kendine konuşmaya başlayabilirsin." Arkasını dönüp kulaklığını tekrar kulağına yerleştirdi ve yürümeye devam etti.

Çalan müziği duymuyordu bile. Sadece kulaklarını acıtacak kadar yüksek çıkan ses onun dalıp gitmesini engelliyordu. Zaten sırf bu yüzden takmıştı o kulaklıkları. Kendisiyle baş başa kalmamak için. Düşüncelerini bastıracak bir sese ihtiyaç duyduğu için...

Müzik sesi aniden kesildiğinde duraksayıp cebinden müzik çaları çıkardı ve açma tuşuna bastı. Ekran açılmayınca şarjının bittiğini anlayarak kulaklıklarını çıkarıp cebine tıktı. Şimdi düşünceleri beyninde yankılanacaktı işte. Ama Melis bunu istemiyordu. Şu an düşünceleriyle baş başa kalmak istemiyordu.

Birdenbire Mert denen o gencin hala yanında olduğunu fark ederek başını kaldırdı ve bakışlarını ona çevirdi. Mert yüzünde samimi bir gülümsemeyle bakıyordu ona.

"Yanında olmama izin verir misin?" Melis bu soruya şaşırsa da üzerine fazla düşünmeden omuz silkti.

"Kovsam gidecek misin?"

"Eğer gerçekten kovarsan..." Mert duraksayıp genç kızın gözlerine baktı ciddi olduğunu göstermek için. "Giderim." Melis kaşlarını çatıp birkaç saniye baktı Mert'in yüzüne.

"Kovacağım." Dedi sonunda. Mert'in yüzü duyduğu şeyle düşse de Melis cümlesine devam ettiğinde umutla ışıldadı. "Ama önce sana bir sorum var."

"Dinliyorum."dedi yüzüne tekrar gülümsemesini yerleştirerek.

"Neden bana engel oldun?"

"Bilmiyorum." Dedi Mert bir saniye sessiz kaldıktan sonra. Gözlerini yere dikmiş bir eliyle sakallarını kaşıyordu.

"Seni orada yürürken görünce... Bir terslik olduğunu düşündüm. Seslendim, ama duymadın. Sonra peşinden geldim. Korkuluklara tırmandığını fark ettiğimde ne yaptığımın farkında bile değildim." Aklına gelen düşünceleri dağıtmak istercesine başını iki yana salladıktan sonra gözlerini yerden kaldırıp onu izlemekte olan Melis'e baktı. Melis birkaç saniye söylediklerini düşünüyormuş gibi yüzünü inceledi.

RUHSUZ (Yeniden)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن