Ruhsuz 13

347 31 35
                                    


Furkan'ın ismi her geçtiğinde 'ah be furki' diyen mixe_ezo sanırım bu bölüm bol bol kullanacaksın bu kalıbı. Bölüm senin için. :))

Melis oturduğu beyaz deri koltuğa iyice gömülmüştü. Omuzları çökmüştü, iyice ufalmış gibiydi. Sevgi Hanım onun donup kalmış yüzünü incelerken bu halini neye yoracağını bilmiyordu.

Mutlu olmalıydı değil mi? Ailesinin onu aradığını duyan çocuklar hep mutlu olurdu. Hayaller kurardı. Bazen de dehşete düşerlerdi. Alışık olmadığı bir hayat karşısında duyulan dehşet de makul bir tepkiydi. Öfke ise hemen hepsinde görülürdü. Bu zamana kadar neredeydin sorusu her ebeveyne sorulurdu. Ama bu kız hiçbir tepki vermemişti. Şaşırdığını düşünüyordu ama ilk şoku atlattıktan sonra ortaya çıkabilecek herhangi bir duygunun şimdiye kadar ortaya çıkması gerekiyordu. Bir şeyler yapmalı, söylemeliydi. Oysa karşısındaki kız iki elini acı çekiyormuş gibi karnına bastırmış öylece duruyordu.

Sevgi Hanım seslenip seslenmemek arasında kalmıştı. Ona şu an ne hissettiğini sorabilirdi ama yapacağı herhangi bir müdahale kızın kaçmasına da sebep olabilirdi. Melis kaçmaya oldukça meyilli biriydi. Herhangi bir zorlukla baş edebilecek derecede güçlü değildi. Yıkması kolay biriydi. Kendisi bunun farkında olmasa bile bu korkusu kalın duvarlar örmesine sebep olmuştu. Kimseyi de o duvarların diğer tarafına geçirmeye niyeti yoktu.

Ortamdaki sessizlik uzayıp giderken çalan kapı sesini takiben odaya biri girince rahatsız edici atmosfer son bulmuştu. Gelen resepsiyonda çalışan Dilek'ti. Tıpkı 1 saat önce Melis'in geldiğini haber vermek için geldiği gibi başka bir ziyaretçiyi haber vermeye gelmişti. Telefonu en kısa zamanda yaptırmaları gerektiğini aklına not etti Sevgi Hanım.

"Efendim, bir beyefendi geldi. Çocuklarla görüşmek için izin istiyor. Yanında oyuncak da getirmiş."

"Oyuncaklar kalsın. Oyun odası boş mu?"

"6-8 yaş grubuyla birlikte Bilge hanım var."

"Tamam beyefendiyi oraya gönderebilirsin Bilge Hanım ilgilensin."

"Peki Sevgi Hanım."

Dilek cümlesini tamamlar tamamlamaz Melis ayaklandı.

"Ben gideyim artık. Yeterince rahatsız ettim. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler." Sevgi Hanım genç kızın duygusuz yüzüne rağmen içinde fırtınalar koptuğunu tahmin ediyordu. Ya da belki de gerçekten hiçbir şey hissetmiyordu ki bu da başlı başına bir sorundu. Hatta daha büyük bir sorun.

"Sen de çocukları ziyaret etmek istemez misin? Aralarında seni ve mavi gözlerini hatırlayanlar var." Dedi gülümseyerek.

"Aslında ben.."

"Gel bakalım." Diyerek Melis'in koluna girdi. "Aslında oyuncakları çocuklar görmeden almamız gerekiyor ama sanırım öncelikle seni çocuklarla tanıştırmamda sakınca yok."

"Niye saklıyorsunuz?" Diye sorarken öfkelenmişti Melis. Bu kadın da aynısını yapıyordu işte. Hiçbir şeyin değiştiği yoktu. Melis daha önce de buraya oyuncak getirildiğini görmüştü ama onların eline asla geçmemişti. Bu kadın da oyuncakları saklıyor ve çocuklara vermiyordu. Kim bilir belki de satıyordur.

"Küçük çocuklar için tehlikeli olabilecek küçük parçalar varsa o oyuncağı kabul etmiyoruz. Ayrıca birbirlerini yaralayabilecekleri veya düşme çarpma gibi anlarda yaralanmaya sebep olabilecek keskin ve sivri kenarlı oyuncakları da kabul etmiyoruz. Bununla birlikte kanserojen madde içeren oyuncaklardan da mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyoruz. Tabi bu pek mümkün olmuyor ama. Onları çocuklarla aynı ortama koymadan önce güvenilir olduğundan emin olmamız lazım yani. Hepsini tek tek kontrol etmek gerekiyor. Bir oyuncağı geri gönderdiğimizde çocuklar üzülmesin diye de güvenilirliğinden emin olmadan onlara göstermiyoruz oyuncakları."

RUHSUZ (Yeniden)Where stories live. Discover now