Ruhsuz 30

145 12 6
                                    

Bir kez daha aynı yolu yürümek zorunda kalmamasının iyi olduğunu düşünüyordu Melis arabadan dışarıyı izlerken.

Emre'yle sadece birkaç kelime konuşmuş, Çakıl'ın kafasını kısaca okşamış ve sessizce yerleşmişti arabanın arka koltuğuna. Furkan'la olan dün akşamki ve sabahki konuşmaları çıkmıyordu aklından. Onunla birlikte, ona sarılarak uyumuştu.

En son ne zaman birine sarılarak uyumuştu?

Hiçbir zaman.

Pelin kabus görerek korkup uyandığında bile sadece yatağa yanına oturup elini tutmakla yetinmişti.

Dün gördüğü rüyayı düşünmemek için Mehmet'i düşünmeye çalıştı. Onu sevdiği ve diğerlerinden, en çok da Furkan'dan, kıskandığı belliydi. Onu paylaşmak istemiyordu. Melis bu duruma daha önce hiç şahit olmamıştı. Mehmet ve Furkan birbirlerine kafa tutuyor, onu paylaşamıyordu. Ece'nin bilmiş bir ifadeyle "Erkekler!" Diyerek onu çekiştirmesi ise gerçekten çok komikti.

Ece onu bir kenara çekiştirmiş ve kısa saçlarını taramaya başlamıştı. Saçları, hangi saçın ona yakışacağı, nasıl taraması gerektiği gibi konularda sürekli konuştuktan sonra nasıl ettiyse konuyu Furkan'a getirmiş ve öpücüklerini iletip iletmediğini sormuştu. İletmediğni öğrenince gidip Furkan'ı paylamış sonra da Melis'in yanaklarını defalarca öpmüştü. O Furkan'ı öpüyordu ve Furkan'ın da gelip Melis'i öpmesi gerekiyordu ki, Ece'nin öpücükleri Melis'e ulaşsın. Furkan'ın yüzüne sırıtarak bakması ve borcunu hemen ödeyebileceğini söylemesi üzerine Melis karnında bir ağrı hissetmiş ve kaçarcasına çıkmıştı Sevgi Evi'nden. O saatten sonra Emre onu almaya gelene kadar sessizce oturmuştu evinde.

"Bugün çok dalgınsın." Emre'nin sesini duymasıyla başını ona çevirdi. Emre dikiz aynasından onu izliyordu.

"Gece iyi uyuyamadım " diye cevap verdi Melis. Neden yalan söylediği hakkında bir fikri yoktu. "Sen dün benimle ne konuşacaktın?" Emre Melis'in yüzüne bir saniye baktıktan sonra gülümsedi.

"Haftasonu şehir dışına gideceğim. Beni özleme diyecektim."

"Anladım."

"Tam da bu kısımda nezaket icabı işimin ne olduğunu sorman gerekiyor Huysuz Keçi."

"Merak etmesem bile mi?" Emre gülerek Çakıl'a döndü.

"Görüyor musun dostum? Kızın nezaket denen şeyden hiç haberi yok."

"Benim yanımda benim dedikodumu yapman da nezakete dahil mi?" Diye sordu Melis.

"Bir de hazırcevap!" Diye söylenen Emre konuyu dağıttığı için memnundu. Melis'le konuşma işini ertelemeye karar vermişti. En azından emin olana dek. O zamana kadar da durduk yere kızın canını sıkmaya gerek yoktu.

Evin önünde durduklarında arabadan indiler. Melis ilk kez geliyordu annesinin evine. Daha önceki girişiminde saldırıya uğramıştı.

Emre ona yol verdiğinde derin bir nefes alarak bahçe kapısından girdi.

"Ah, Melis! Hoşgeldin kızım." Annesi anında boynuna sarılırken Melis hareketsiz kaldı. Nihal ise onun bu soğuk davranışına karşılık genç kızın kafasındaki şapkayı çıkardı ve yanaklarından öptü.

"Şapkamı geri alabilir miyim?" Diye sordu Melis.

"Evin içinde de mi takacaksın?"

"Her zaman takarım." Diyen Melis şapkayı annesinin elinden aldı ve başına geçirdi. Nihal bozuntuya vermeden Emre'ye sarıldı. Gözleri Çakıl'a döndüğünde gülümseyerek seslendi.

RUHSUZ (Yeniden)Where stories live. Discover now