40

1.9K 196 55
                                    

Bir süre duyduklarıma inanamadım. Tekrar tekrar sordum. Sonunda gerçeği kabulendiğimde kafam iyice karışmıştı. Ne yapacağımı şaşırdım. Telefonumu düşürünce mantıklı davranmadığımı anladım. Büyük bir bardak suyu içince hızlı olmam gerektiğini anladım. Ve bir an o düşünce gün yüzüne çıkınca donup kaldım.

Onu bir daha göremeyecek olmanın verdiği korku ile beklemeden koştum. Ne yapacağımı bilmiyordum öylece koşuyordum. Takılıp düştüğümde ağlamaya başladım. Bir süre kendime gelmeyi bekledim. Sonun da aklım başıma gelince taksi çağırmayı akıl edebilmiştim. Çok geçmeden gelmişti. Yol boyunca durmaksızın akan gözyaşlarımı sildim. Korkuyordum delice. Nasıl giderdi! Öylece gidemezdi. Benim yüzümden hiç gidemezdi. Bu kadar saçma bir neden için gidemezdi. Buna izin vermeyecektim,ne olursa olsun engel olmalıydım.

Sonunda geldiğimde ücreti ödeyip hızla koşmaya devam etim. İnsan karmaşasının içinde etrafa baktım. Ne yapacağımı bilemedim ve sonunda aklıma Fransa gelince yurt dışı hatına doğru koştum. Defalarca etrafa baktım.  Görevliye sorunca bana gösterdiği yöne doğru koştum. Etrafa baktım uzunca bir süre.Uzaktan Charles'i görünce ona doğru yürüdüm.

Beni görünce gözleri büyümüştü.

- Ecmel?

- E-Eymen nerde!

Koştuğum için nefes nefese kalmıştım. Charles elerime uzanınca bir adım geri çekilmiştim.

- Nerde!?

- Giti...

O an ne hissedeceğimi bilemeden olduğum yere çöktüm. Hiç vakit kaybetmeden gözyaşlarım akmıştı.

- Neden... Neden...

- Ecmel kalk.

Charles elerime tekrar uzanıp bileklerimi sıkıca tutup beni ayağa kaldırdı. O an ben ne olduğunu anlamadan dizlerimin bağı çözüldü.

Oturduğumu hissedince biraz daha kendime gelmiştim. Başım dönmeye devam edince gözlerimi tekrar kapatım.

- Benim yüzümden gitti biliyorum.

- Ne diyorsun?

- Eymen benim yüzümden gitti.

- Hayır,hayır seninle ilgisi yok.

- Yalan söyleme.

Gülümsediğini görünce ona vurmak istedim.

- Hayır yalan söylemiyorum. Eymen babası yüzünden gitti.

- Ne? Nasıl yani?

- Sen bu yüzden mi geldin?

- Anlatsana!

- Sakin ol, Babası Eymen'nin şirketin yönetimini ele almasını istedi. Eymen karşı çıkınca restoranın arsasını satın aldı.

- İyi ama neden böyle bir şey yapıyor ki? Bir insan bunu kendi oğluna neden yapar ki?

- Bilmiyorum o da böyle biri?

- Peki Eymen benim yazdığımı nerden anladı?

Bakışlarını hemen başka bir yöne çevirince şüphelenmeme sebep olmuştu.

- Ben söyledim.

- Neden ? Neden bunu yaptın?

- Daha fazla üzülmeni istemedim,seni sevmiyordu ve sen durmadan umutlandın. Daha çok üzülmenden korktum.

- Ben onun beni sevmesini istemedim ki! Ben sadece onunla konuşmak istedim. Ama artık istesem bile konuşamam...

- Böyle düşünme Ecmel her ne kadar istemesem de canım yanıyor. Neden sadece Eymen varmış gibi davranıyorsun? Beni hiç mi düşünmüyorsun?

- Sen ne demek istiyorsun?

- Gayet açık değil mi?

- Beni sevmeyi sen mi seçtin? Unut desem unutabilir misin? Sevme desem elinden bir şey gelir mi!

- Gelmez...

- O zaman biraz olsun beni de düşün. Korkmana gerek yok gitti işte. Dediğin gibi sevmiyor beni ama bu demek değil ki kalbimde başkasına yer olacak. Kırmak istemiyorum seni ama anla sen de beni.

- Ecmel, özür dilerim. Bak sen haklısın kimse karar veremiyor seveceği insana. Ama lütfen daha fazla üzülme.

- Deneyeceğim.

Bomboş hissediyordum. Koşarak geldiğim yoldan ölü gibi geri dönüyordum. Bir daha görmeyecektim onu. Hatta konuşamayacaktım. Çok zor olacaktı unutmak. Çok acı çekecektim belki ama unutmak zorundaydım. Başka çarem yoktu. Elimden hiç bir şey gelmezdi...

Bu saaten sonra yapabileceğim tek şey kendimi işime vermekti. Hayırlı olan belki buydu.

Kalbim acıyordu bunu hiç bir şey değiştiremezdi. Dayanmak zorundaydım.

Tencere Tava|✓Where stories live. Discover now