42

1.8K 185 82
                                    

Medya Eymen⬆️

Kısa süren bakışmanın sonunda geri çekildim.

- Özür dilerim görmedim.

Konuşmasına fırsat vermeden uzaklaştım. Şaşkınca bana bakan Charles'i o an farketim. Bana doğru geliyordu.

- Ecmel iyi misin? Dalgın görünüyorsun.

- Evet iyiyim.

Asel hâlâ şaşkınca olduğu yerde duruyordu. Koluna dokunduğumda kendine gelmişti.

- Bu da neydi? Ne kadar ciddiydin öyle!

- Hadi oyalanma kahvaltı yapalım!

Tabağıma bolca kuruvasan koydum. Kahve ve çikolata almayı eksik etmemiştim. Olanlardan dolayı elerim titriyordu bu yüzden hızlı hareket ediyordum.

Eren'i görünce ona doğru yürümeyi sürdürdüm.

- Asel ne oldu?

- Şaşkınım 😂

- Ecmel'i sormayacağım onu anlamak imkansız!

İkisi bana gülünce kaşlarımı çatım ve onlara uzun uzun baktım. Sonunda beni fark ettiklerinde beklediğimin aksine daha çok gülüyorlardı. Onlarla uğraşmayı bırakıp elime bir kuruvasan aldım.

Masaya bir tabak daha konunca gelenin Charles olduğunu anladım. Eren'le anlaşıyordu ama Asel ondan hiç haz etmiyordu. Konuşan Eren olmuştu.

- Seni bu kadar çabuk görmeyi beklemiyordum! Nasıl gidiyor?

- Hayat her zamanki gibi zor! Alışabildiniz mi buraya?

- İlk günümüz fena değil ama dürüst olmak gerekirse Fransızcama güvenmiyorum!

- Türkçe'nin beni zorladığı kadar sizi zorlayacağını sanmıyorum.

Asel'in yanıma iyice yaklaşması bir şeyler söyleyeceğini gösteriyordu. Kısık sesle konuşmaya özen gösteriyordu.

- Eymen'i görünce o kadar korktu ki! Sana bakınca nerdeyse gelip engel olacaktı,bana sorarsan Charles bir şeyler biliyor ya da saklıyor!

Bunlar normlade umursayacağım şeyler değildi ama Eymen'den hiç bahsetmeyen Charles'i düşününce ben de Asel gibi düşünmeye başladım.

***

- Sanırım artık ayaklarımı hissetmiyorum.

- Dayan biraz az kaldı,hem otel yakın o kadar uzak değil!

- Neden taksi tutabikeceken yürüyerek gidiyoruz ki?!

- Ve konuştu bayan çok bilmiş! Bunu öneren sendin!

- Sakin olun!

Sonunda otele varmıştık. Yol tahmin ettiğimizden uzundu üstelik yolları karıştırıp kaybolmuştuk.

Aklımı meşgul eden oydu.. çıkmıyordu aklımdan. Bir yıl,on iki ay üçyüz altmış beş gün ama sadece üç saniyede her şey tepetaklak olmuştu. Gözlerini gördüğüm üç saniye kalbimi nerdeyse yerinden çıkacak kadar atmaya neden olmuştu...

Takıntılı mıydım? Yada kafayı mı yemiştim? Neden onu sevmeye engel olamıyordum? Neden! Ergen de değildim ki.

Bir yıldır kuşkusuz her gün beni arayan ve her fırsata yanında olmaya çalışan Charles neden bir kere olsun ilgimi çekmezken beni bir saniye bile düşünmeyen Eymen aklımdan çıkmıyordu?

- Ecmel!

- Ne?Ne oldu?

- Ne oldu? Neyin var ? Uzun süredir dalgınsın?

- Ah iyim bir an sadece dalmışım.

- Ecmel?

Bu ince ve tiz ses Charles'indi.

- Evet?

- Vaktin varsa konuşabilir miyiz?

- Şey olur?

- Şurada bir cafe var gidelim mi? Fazla vaktini almam?

- Olur.

Ne zaman yan yana yürüsek tuhaf bir hisse kapılıyordum. Bütün dünyaya onun sadece bir arkadaş olduğunu haykırmak istiyordum. Bunun tek nedeni 'seni seven birinden arkadaş olmaz' diye bağıran iç sesimdi.

Bana doğru uzatığı kahve bardağını almak için uzandığım da onu gördüm. Neşe ile parlayan gözlerini... Ve tuttuğu zarif kadın elini...

Zaman durmuştu sanki,ne yapıyordum ben burda! Kimi kandırıyordum? Sırf onun için geldiğim bu ülke de onun başka birinin elini tutuğunu görmek için mi?

Gözlerimin yandığını hissetim. Böylemi oluyordu kalp ağrısı? Böyle bir anda mı oturuyordu o yumru boğaza?

- Ecmel?

- Kusura bakma dalmışım.

- Şöyle oturalım?

Gösterdiği yere oturdum. Diyecek tek kelimem yoktu..

- Lafı dolandırmanın anlamı yok. Seni seviyorum bu hiç değişmedi. Her şeyi göze aldım ve şansımı son kez denemek istiyorum. Duygular değişir tıpkı insanların zamanla değiştiği gibi.  Bir kişide takılı kalmanın anlamı yok, bir kez olsun farklı bir seçim yapsan olmaz mı? En azından deneyelim?

- Deneyelim.

Tencere Tava|✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin