43

1.7K 184 88
                                    

Ağzımdan çıkan kelimelerin ne anlama geldiğini anladığımda çok geç olmuştu. Vazgeçmek için geç mi kalmıştım? Vazgeçecek olsaydım onun duygularıyla oynamış ve onu durduk yere umutlandırmış olmaz mıydım? Bu oldukça yanlış ve bencilceydi. Bu benlik bir hareket değildi her ne kadar bunu istemesemde. Şimdi sözlerimin sorumluluğunu almak zorundaydım.

- Ne!?

- Yanlış anlama söylemek istediğim seni sevmeyi deneyeceğim. Fakat daha fazla bir şey bekleme çünkü bu çok zor sadece deneyeceğim. Beni iyi tanıdığını varsaydığım için anlatma gereği duymuyorum. Hiç bir şey değişmedi. Sadece duygularımın değişmesini deneyeceğim.

- Sen ciddi misin? Yani gerçekten deneyecek misin? Bu bir rüya mı?

Sorusuna yanıt vermek yerine oturduğum yerden doğruldum çünkü daha fazla burada kalmaya o manzarayı görmeye tahammül  edemeyecektim. Kalbimin sıkıştığını hissediyordum, bunu belli etmemek için kendimi daha çok sıkıyordum ve bu daha çok canım yakıyordu..

Dışarıya adımımı atar atmaz derin bir nefes almıştım. Sanki uzun bir süre nefessiz kalmıştım da yeni nefes alıyor muşum gibi. Arkamda birinin varlığını hissettiğimde döndüm. Bu Eymen'di.

- Uzun zaman oldu nasılsın?

- İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?

- Ben de iyiyim.

Charles ve Eymen'in yanındaki kadın  birlikte çıktığında aralarındaki samimiyet gözüme çarpmıştı. Bizi birlikte görünce Charles'in gözlerindeki korkuyor o an  fark etmiştim.

- Eymen bu kim?

Kusursuz Fransızcası ve kulağa tatlı gelen  sesi onu daha çok kıskanmama neden oldu. Ben de  kendimden emin ve güvendiğim Fransızcamla konuştum.

- Ben Ecme Eymen'in eski komşusuyum. Bir süre birlikte çalıştık.

Sesimi duyduğunda gözlerinin büyümesi beni şüphelendirmişti.

- Demek Ecmel sensin! Eymen senden o kadar çok bahset-

- Grace!

- Ah tamam susuyorum! Bu arada çok güzelsin! Ve aksanın çok tatlı!

- Bu Grace benim teyzem ve Charles'in kardeşi. Bu da Ecmel.

Bana uzanan o zarif el yanlış anladığım için pişman olmama neden oldu. Elini tutuğumda yüzünü inceleme fırsatı buldum. Madama o kadar benziyordu ki! Fakat onun aksine çok fazla gülüyordu.

- Ecmel gidelim mi?

- Aceleniz yoksa biraz sohbet edelim.

- Hayır acelemiz yok, tanıştığıma memnun oldum!

- Evet bende!

- Hadi cafeme gidelim! Size kahve yapayım?

- Daha sonra gidebiliriz ?

Charles'in artan gerginliği beni de geriyordu ve bu sinirlenme neden olmuştu.

- Şu an gitmemiz daha iyi yarın iş başlayacak.

- Yanımdaki restoran da çalışacaksınız hem  orayı görmüş olursunuz!

- Açıkçası orayı çok merak ediyorum!

İkimizin arasında devam eden konuşma yol boyunca sürdü. Eymen'in kaçamak bakışları tuhaf hissetmeme neden olmuştu.

İçimde iyice artan pişmanlık beni daha çok endişelendiriyordu. Charles'e verdiğim umut beni daha çok pişman ediyordu. Ona karşı en ufak bir şey hissetmiyordum. Nasıl olur da onu sevmeyi deneyeceğimi söylemiştim. Bazen çok hata yapıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şu an arkama bakmadan kaçmak istiyordum. Kafenin parlayan tabelası dikatimi dağıtmıştı.

- Hadi oturun! Evet ne içersiniz?

- Ben  soğuk Amerikano alacağım.

- Ben de.

- Ben de.

- Güzel o zaman yapayım! Charles bana yardım eder misin?

- Ben mi? Tamam geliyorum.

İstemsizce masadan kalkan Charles'e baktım. Kesinlikle bir şey saklıyordu!
Bir an önce öğrenmek istiyordum. Her geçen dakika merakım artıyordu.

Eymen'in bakışlarını fark ettiğimde ona baktım, kaçamak bir bakış atım. Bir şey söylemek istiyor gibiydi

- Ne oldu?

- Aslında nasıl tepki vereceğini düşünüyordum.

- Hangi konuda?

- Son olanlar hoş şeyler değildi ve açıkçası arkadaşlığını özledim fakat yazmaya da hakkım olmadığını düşündüm.

- Geçmişte olanlar  geçti bunun için üzülme.

- O zaman seni rahatsız etmeyecekse arkadaş kalalım?

Tencere Tava|✓Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora