45

1.7K 188 42
                                    

Medya Charles⬆️ bir sonraki bölüm Ecmel olacak. Eymen mi? Charles mi?

Gözlerine baktım. Vereceği cevabı bekledim. Dakikalar geçti. Bekledim ve bekledim. Neden bir yanıt beklemiştim ki? Buna verilecek bir cevap kalmış mıydı? Merak etse bir kere olsun en azından yazmaz mıydı? Özlediği arkadaşlığımızın hatrına bile yazmaz mıydı?

Ama yazmamıştı. Şimdi ise verecek bir cevabı bile yoktu. Benim aptalığımdı bunun gibi diğer her şey.  Derince bir nefes aldım, olduğum yerden doğruldum. Dizlerim sızlıyordu, muhtemelen kanıyordu da.

Gökyüzüne baktım. Yıldızları kıskanıyordum. Bende tasasızca sadece parlamayı diledim. Diğer tüm her şey gibi yine imkansız olan dileklerimden biriydi buda.

Yolu kaybetmiştim,nasıl geri döneceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu yinede yürümeyi sürdürdüm. Önümde beliren silüet yaklaştıkça tanıdık geliyordu.

Biraz daha yaklaşınca Charles'i gördüm.

- Ecmel?

- Soru sorma,sadece gidelim lütfen.

Başını salayınca peşine takıldım. Süratle koşup geçtiğim sokakları inceleme fırsatı bulmuştum. Aslında her şey bahaneydi. İçimde biriken acı ve öfkeyi bastırmaya çalışıyordum.

Otelin önüne gelince teşekür etmek için dönmüştüm. Bana uzatığı çikolatayı görünce şaşırdım.

- Bu ne?

- Sinirliyken korkutucu oluyorsun,yiyince belki mutlu olursun diye düşündüm.

Çikolatayı alınca mahçup hissetmiştim. Paketi açıp ortadan ikiye ayırdım. Yarısını ona uzatığımda bana şaşkınca bakıyordu. Çok geçmeden çikolatayı elimden almıştı.

- Her şey için teşekkür ederim,iyi geceler.

Cevap vermesini beklemeden hızla içeri girdim. Son zamanlarda bunu huy edinmiştim.

Lobide oturan Eren ve Asel'i fark edince onlara doğru yürüdüm.  Yaklaşınca yanlarında oturan esmer kadını fark ettim. Gözleri ışıldıyordu. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Saçları iki yandan örülmüştü. Üstünde beyaz bir gömlek vardı. Dantel detayları zarifçe aşağı doğru uzanıyordu. Tatlı bir samimiyetle sohbete devam ediyordu. Gözüm onu bir yerlerden ısırıyordu ama nerden?Beni görünce hepsi bana dönmüştü.

- Geldin mi?

- Evet,merhaba!

- Merhaba sen Ecmel olmalısın! Ben Isabella.

- Yüzün tanıdık geliyor,memnun oldum bu arada.

- Bende!

Yanımda oturan Asel'e sokulup fısıldadım.

- Kim bu ?

- Yok artık! Eren'nin ilk aşkı! Unuttun mu!

- Bella!

Sesim yüksek çıktığı için hepsi bana dönmüştü.

- Dur sen o musun! Şu küçük cadı!

Kahkaha atmaya başlamıştı. O an çocukluğumuzu anımsadım.

- Bayan çok bilmiş!

- İnanamıyorum bu sen misin! Çilerin nerde! Çok güzelsin!

- Senin kadar olmasam da bende biraz güzelleştim.

- Çocuken nerdeyse her gün kavga ederdik, saçlarını çekmediğim bir gün bile yoktu! Şaka gibi!
Gittiğinde ne kadar ağladık haberin var mı! Sizden sonra biz de taşındık ve iletişimimiz koptu.

- Sizleri aramayı denedim ama hiç bir şey bulamadım. Üçünüz de hayal ettiğiniz bölümü okumuşsunuz çok sevindim.

- Peki sen? Bebeklerine diktiğin o muhteşem elbiseleri hâlâ hatırlıyorum!

- Teşekür ederim. Benim de bir butiğim var. Yeni bir butik açacağım burda. Fıransız modası çok hızlı değişiyor. Biraz tereddüt ettim ama açacağım.

Sohbete daldığımız uzun bir süre sonra Eren'nin bakışlarını fark ettim. Çok tatlıydı! Kim yılar geçse de ilk aşkını severdi ki hâlâ!

Kendi yürek burkan aşk hikayemin aksine küçükte olsa umut olan bu çocukluk aşkına imreniyordum. Bizim için daha doğrusu benim için hiç umut kalmamıştı. Son olanlar her ne kadar canımı yaksada biraz olsun rahatlamıştım. İçimde biriken bütün öfkeyi kusmuş gibi hissetmiştim.

Her ne kadar  çabalasam da olmamıştı işte. Uzatmanın anlamı yoktu. Charles'te tıpkı benim gibi acı çekiyor olmalıydı. Sevgimi gerçekten isteyen birine vermek en akıllıca olan davranıştı belki de. Tek sorun akıllıca davranışları reddeden ve söz dinlemeyen kalbimdi.

- Ecmel?

Başımı çevirince Eymen'i görmeyi beklemiyordum.

- Biraz konuşabilir miyiz? Küçük bir yanlış anlaşılma var.




Tencere Tava|✓Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu