47

1.7K 188 85
                                    

Alakasız olacak ama Eren ve Isabella ⬆️ bir dahaki bölüme onları yazmamı isteyen var mı??

Yaşadığım şaşkınlığı tarif etmem imkansızdı. Bunun bir rüya olabileceğini defalarca düşündüm. Yüz ifadesini her gördüğümde gerçekliğini anladım.  Mutluydum! Sersemlemiş bir vaziyeteydim. Yüzümde aptal bir sırıtışla yere bakıyordum. Kızaran yanaklarıma aldırmadan gülmeye devam etim.Aradan geçen yirmi dakikanın sonunda geriye kalan ihaneti kavradığımda kanım öfkeyle alevlenmişti. Charles! En başından beri bunları yapan oydu!  Sırf mutlu olduğumu düşündüğü için susmayı tercih eden Eymen'in aksine sevgi adı altında yaptığı kötülüğü ve benciliği saklamıştı bunca zaman. Bir insanı bile bile gerçekten uzaklaştırmak bu kadar kolay mıydı? Bu muydu sevgi? Gözlerini kör edecek kadar kötü müydü?
Yüz ifademi fark eden Eymen korku ile bana baktı.

- Ecmel senden bir şey beklemiyorum sadece duygularımı dile getirdim. Bir yıl uzun bir süre. Pek çok şey değişmiş olabilir buna duyguların da dahil. Geç kaldıysam eğer bu benim hatam.

- Hayır hayır yanlış anlama. Ben Charles'e kızgınım. Yaptığı bencilik. Nasıl bu kadar ileri gider anlamıyorum. Duygularım değişmedi. Yani şey ah boşver.

Tebessümü daha çok utanmama neden olmuştu.

- Bu konuda ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. Ama mutlaka ona bunun bedelini ödeteceğim.

- Bir bedel ödetmekle çözülecek gibi değil. Belki de akışına bırakmamız gerekiyor. Sanırım ne dediğimi bilmiyorum. Olanlardan sonra saçmalıyorum.

- Şaka gibi! Hâlâ inanamıyorum. Sandığım kadar zor değil. Çok daha zor..

- İfade edemeyeceğim kadar tuhaf.

Benden daha heyecanlı olduğu bariz bir gerçekti. Gülümseyip başını eğiyordu. Onun bu haleri beni iyice garip hissetmeye sevk ediyordu. Sonunda aklım başıma gelince bir adım daha geri çekildim. Aramızdan iki insanın rahatça geçeceği mesafe vardı.

- Şimdi ne olacak?

Sorduğum sorunun saçmalığı daha çok utanmama neden olmuştu. Ne kadar saçma bir cümle! Ne olacak! Ne olması gerekiyordu? Biraz daha burda kalırsam sabah olacaktı!

- Bilmiyorum?

- Geç oldu,gidelim?

- Ecmel..

Sesinin bu kadar yumuşak olmasını beklemiyordum. Gözlerimi kaçırdığım için garip hissediyor olmalıydı.

- Evet?

- Özür dilerim,o kadar uzun süre benim yüzümden üzüldüğün için. Ve teşekür ederim beni dinlediğin için.

- Bu gün yeterince utandım bence fazlasına gerek yok?

Kahkahası kulaklarıma dolduğunda gözümden akan bir damla yaşı sildim. Saçma ruh halerine giriyordum. 

- Ne oldu?

- Hiç bir şey gün içinde ruh halim fazla değişince oluyor arada.
( Bunu o kadar çok yaşıyorum ki,acaba bir tek ben mi yaşıyorum diye düşünüyorum.)

- Biraz ani olacak biliyorum ama  benim yanımda  yardımcı şef olarak çalışmaya başlar mısın?

- Ben mi! Delirdin mi! Bunun için en az iki yıl mutfakta çalışmam lazım.Daha yeni mezun oldum. Hangi aklı başında olmayan şef beni yanında yardımcı olarak ister?

- Ben. Ben isterim.

- Bana o kadar güveniyor musun gerçekten?

Sesiz kaldığında yüzündeki ifadeyi görmek için ona doğru döndüm,gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

- Bu tür şeylere alışık değilim,neden beni utandırıyorsun ki?

- Tamam susuyorum. Hem geldik zaten,git hadi geç oldu.

- Teklifimi düşün, cevabını bekliyorum. Bu arada telefonunu verir misin?

Hiç tereddüt etmeden telefonumu uzatım. Ekranda gezinen parmaklarını izledim. Telefonunun ekranı parlayınca ne yaptığını anladım. Gülümsediğimi fark ettiğimde çoktan ona yakalanmıştım. Kahkaha atınca elinden telefonu hızla aldım ve koşarak içeriye girdim.

O an hayatım boyunca sorgulayacağım delice bir kararla bütün cesaretimi topladım ve tekrar dışarıya çıktım. Hâlâ oradaydı. Nerdeyse arkasını dönmüştü.

- Eymen!

Şaşkınca arkasını döndü.

- Ben de seni seviyorum.

Bu sefer geri dönüşü olmayacak bir şekilde içeriye koştum süratle.

Tencere Tava|✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant