⚓35. Bölüm⚓

1.1K 76 103
                                    

Masada duran kalıp gibi  A4 kağıtlarına bakıp derin bir nefes daha verdim. Sakin durmaya çalışsam da bir yere kadardı, sonuçta bende bir insan evladıydım en nihayetinde.

"İstifa ediyorum." İstemsizce ve çaresizce sarf ettiğim sözler sadece çevremde ki kişileri güldürmüştü. Şaka yaptığımı zannediyorlar herhalde. "Yok gerçekten istifa ediyorum." dedim sessiz, sakin ve tekrar  çaresizce. Bu sözüme daha çok güldüler. "Bunun için sana bir fırsat vermiştim ama yanlış hatırlamıyorsam geri tepmiştin." Allah'ım kabus gibi. Ben mi geri tepmiştim? "Hocam beni kabul etmek zorunda bırakmıştınız."  Şu an tamı tamına hem suçlu hem güçlüydü. Gerçi o hep suçlu hep güçlüydü benim gözümde ama konumuz bu değil. Dediklerime inanamıyor gibi bir bakış atıp yüzüme baktı.

"Nasıl mecbur ettiğimi de söyler misin?" Kollarını göğsünde bağlayıp masaya yaslandı ve benden bir açıklama beklediğini belli ederek kafasını eğip beklediğini belli etti. "Yerine getiremeyeceğim şartları öne sürdünüz ve benim de kabul etmekten başka şansım yoktu." Sanırım gerçekten bunu kendime dert edip fazlasıyla içimde tutmuştum ki söyler söylemez bir hafiflemiş gibi hissetmiştim. Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silinirken biraz daha ciddi bir tavra büründü.

"Söylediğin şeylere katılmamakla beraber bence adaletli şartlar öne sürdüm." Ya hocam ne demezsiniz. Büyük bir nefes dışarı verip konuşmasına devam etti. "Eğer bölüm hocasının yardımcılık görevini tamamlarsan çok iyi bir referans alıp mezun olacaksın. Bunu düşünerek verdiğim görevleri eksiksiz yerine getirmeye çalış ve sorumluluktan asla kaçma." Her zamanki edebi ve mantıklı konuşmalarından biri daha son bulduğunda ona hak versem de sinirlenmeden edemiyordum. Yine de başımı sallayıp onu onaylamaktan başka çarem yoktu.

"Peki hocam, ama en azından şu görev işini bir kez daha gözden geçirseniz. Bu kadar ayrıntılı dosyaların hepsini nasıl bir gecede bir dosya haline getirebilirim?" İşin şimdi de pazarlık kısmına geçmiş onu ikna etmeye çalışıyordum. Ne kadar işe yaradığını ise o konuştuğunda anlayacaktım. "Bu derste sıkıntı yaşamanın sebebi bu işte, çok teorik düşünüyorsun. Önce kafanda nasıl yapabileceğini hayal et, daha sonra bunları düzenleyebilecek en hızlı programı geliştirmeye çalış." Bu derste zorlanmasaydım belki de tüm bunlar başıma gelmeyecekti. Ama kendisi sanırım haklıydı ve benim kendimi bir konuda sürekli geliştirmemi istediği belliydi. İşin tuhaf tarafı eksiklerimi söylüyor ama nasıl çözeceğim hakkında pek yardımcı olmuyordu.

"Kaptan bey, biraz anlayışlı olun lütfen. Anlatmak yerine bir kereye mahsus yardımcı olabilirsin." Ağzına sağlık Ahmet abi. Halden anlayan, anlayışlı bir insansın vesselam. "Alanım bilgisayar olsaydı sana yardımcı olurdum ama daha çok işin makine ve donanım kısmıyla ilgiliyim ben." Ahmet abi yine bana dönüp açıklama yaparken teşekkür mahiyetinde hafifçe başımı eğdim. "İyi ki senin öğrencin değilim abi." diyerek gülen Pınar'a Özlem de katıldı.

"Ben ne yaptığımı ve öğrencimin sınırlarını biliyorum, o yüzden öğrencimle aramda ki konuya karışmayın isterseniz." Fırat hoca bir uyarı niteliğinde ama çok sert sayılmayacak bir şekilde son noktayı da koymuştu. "Peki hocam, sizi dinleyip istediğiniz yoldan gideceğim." Bir kez denemekten zarar gelmezdi ama böyle bir program yazabileceğime kesinlikle emin değildim. "Anlaştığımıza göre, föylerini alabilirsin." Zafer edasıyla dudağının tek kenarını yine yukarı kaldırdı. Allah'ım sen bana sabır ver!

Ben en az beş santim kalınlığında ki föyleri alıp toparlarken çantamın kulbunu da omzuma aldım. Özlem ve Pınar'ın bana acıyan bakışlarını yakaladığımda bende çaresiz bakışlarımı gönderdim. Beni düşündükleri ve endişelendikleri ortadaydı. "Herkese iyi akşamlar" diyerek kapıya yöneldim.

BELİRSİZ KURTULUŞWhere stories live. Discover now