⚓3. Bölüm⚓

1.7K 105 49
                                    


Düzenlenmiştir.

***

Hiç bu kadar karanlık olmamıştı şu fani dünyamda.
Hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.Hiç bu kadar korkmamıştım.Hiç bu kadar çaresiz hissetiğimi hatırlamıyorum.

Sert bir zeminde yavaş yavaş göz kapaklarımı aralarken başımda oluşan keskin ağrıyla yüzünü buruşturdum.Gözümü açmıştım  bundan emindim ama neden bir şey göremediğime anlam veremiyordum.

Beyin fonksiyonlarım yavaş yavaş devreye girerken bulunduğum yerin karanlık olduğuna kanaat getirdim. Karanlığa gözlerimi alıştırmak için birkaç defa kırpıp açsam da işe yaramadı.

Bir dakika!

Aklıma ilk gelmesi gereken soruyu ve cevap bulması gereken soruyu kendi kendime mırıldandım. "Neredeyim ben?"

İşte bu soru beynimin en uç noktasında yankılanıp kırıntıları geri bana dönerek sertçe çarptı. Neredeydim ve en önemlisi neden buradaydım? Zihnime kazınan birkaç görüntü bana acı  acı vermeye başladığında düşünme eyleminden  vazgeçtim.

Etrafı keşfetmek adına ayağa kalktım ve ellerimle bir şeyleri bulabilmek adına kollarımı öne doğru uzattım. Bileklerimde oluşan ağrı beni  şaşırtsa da aldırış etmeden kaldığım yerden devam ettim gezinmeye. Böyle olmayacaktı. Benim acil bir şekilde kendime gelmem lazımdı aksi takdirde kafayı yiyebilirdim. Üstümü başımı kontrol edip her şeyimin yerinde olduğuna kanaat getirdim. Zihnimi hatırlamak adına biraz zorlayıp en son ne yaptığımı ve nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım.

En son okul yolundaki köprünün altındaydım ve hafif karanlık bastırdığı için acele adımlarla yürüyordum. Önümde iki kız vardı... Evet o iki kızı geçip yoluma devam etmiştim ama garip olan iki kızın anlık olarak arkamdan yok olmasıydı.   Bende o hep başıma dert açan merakımla arkama dönme gafletinde bulunup o kızların gidebileceği yola göz ucuyla bakmıştım. Sonrasında...

Bu gerçek olamazdı değil mi? Benim hatırladıklarım birer kabustan ibaret olmalıydı.

Zihnim son raddesine gelip yaşadıklarımı bir bir önüme serdiğinde nefes alamazken kesik kesik öksürmeye başladım.

Bundan emin olmak istemiyordum ama arkamda ki iğrenç erkek sesi ve burnumda hissettiğim etil alkollü mendil ve çırpınışlarım. Bunların hepsi gerçekti ve ben bunları birebir yaşamıştım. Başım dönmeye başlarken öksürük krizim artık son bulup yerini hıçkırıklara bıraktı. Gözümden yaşlar gelirken içimden dua etmeye başladım. İki dizimin üstüne çöküp çaresizlikle mırıldandım.

Allah'ım neler oluyor? Sen yardım et, düşündüğüm şey olmasın Allah'ım yalvarırım...

Yakınımda duyduğum mırıltı sesine benzer sesle dikkatimi sese verdim. Belki bana cevap olabilecek bir kişi vardı ve ben bunun heyecanıyla yerimden kalkıp ağlamaya son verdim. Yaşlanan gözlerimi kolumun tersiyle silip gözlerimi kırpıştırdım. Kapı olduğunu tahmin ettiğim yerden şerit şeklinde bir ışık huzmesi süzülüyordu. İlk başta kapıya gidip deli gibi yumruklayıp beni çıkarmalarını söylemek istesem de bu düşüncemi kafamdan şimdilik sildim.  Şimdi duyduğum sese odaklanmalı ve sahibini bulmalıydım. Gözlerim yavaş yavaş karanlığa alışırken yerde yatan silüeti seçebildim. Yerde ki silüet yavaşça yerinden doğrulduğunda ona doğru yürümeye başladım.

Uzun saçları olan kişinin bir kız olduğunu anlamak zor olmadı çünkü bedeninden bu karanlıkta bile kız olduğunu anlayabiliyordum. Yüreğime bir nebze de olsa su serpildi. Hayır bu bir kızın daha burada olmasından kaynaklanan bir sevinç değil yalnız olmadığıma karşın buruk bir sevinçti. Kızı ürkütmemek adına yanına yavaşça yaklaşıp  varlığımı belli ettim.

BELİRSİZ KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin