⚓2. Bölüm⚓

2K 118 32
                                    

(Düzenlenmiştir)

Sabah ki sınavıma ucu ucuna yetişmem beni biraz gerse de iyi geçen sınavım bunu telafi etmişti. Aslında girdiğim sınav en zor derslerden biriydi ama hep çalıştığım daha doğrusu çok çalıştığım yerlerden gelmesiyle şansım yaver gitmişti çok şükür. Ufak ufak toparlanan ve uğultulu seslerden anlaşıldığı kadarıyla sınav hakkında konuşan öğrencilerle bende yerimden doğruldum. Yoksa gelip direk bana sınavımın nasıl geçtiğinden tut da bütün soruların cevaplarına ne yazdığıma teker teker sorarlardı.

Silgi, hesap makinesi gibi sıranın üzerinde duran eşyalarımı toplayıp çantama doldurdum. Son anda her zaman ki gibi unuttuğum kalemi de fark ettiğimde almak için uzandım ama gelmemek de kararlı gibi yere düşüp yuvarlanmaya başladı. Bıkkınca nefesimi dışarı verip kalemi gözlerimle takip ettim.

+En son nerede duracak acaba?

-Bence üç saniye sonra duracak.

Allah aşkına öylece durmuş kalemin ne zaman duracağını hesaplıyordum. Ve kendi kafamda iddialaşıyordum. Kendime gelerek silkindim ve bende kalemin yuvarlandığı yere doğru adımladım. Bir iki adım atmıştım ki kalem bir spor ayakkabı engeline takılıp durdu. Gözlerimi kalemi engelleyen ayakkabının sahibine çıkardım.

Karşımda bizim bölümden olduğunu bildiğim ama aramızda herhangi bir kelamın geçmediğini düşündüğüm bir gençte durdu. Bakışlarımı başka yere odakladım çünkü uzun süre bir kişiye bakmazdım, bakamazdım. Sonra onun eğilip kalemimi yerden alıp bana doğru geldiğini göz ucuyla gördüm.

Sadece kalemimi uzattığında uzanıp kalemimi parmaklarının arasından aldım. Bir baş işaretiyle yoluma devam etmeye yeltendim. Bu yeterliydi daha fazlasına gerek yoktu. Daha doğrusu sözlü sohbete gerek yoktu.

Yanından geçeceğim sırada önüme geçip dik dik yüzüme baktı. Bu çocuğun derdinin ne olduğunu bilmiyordum ama yaptığı anlamsızca harekete kaşlarımı çatmıştım.

"Kızma sadece tanışmak istiyorum." Sözleri emin görünse de çıkan sesi tam tersiydi. Benden çekindiğini anlamıştım ki öyle olmalıydı. Zaten sırf bu tarz durumlarla karşılaşmamak için çok dikkat ediyordum hareketlerime. Yabancı bir erkeğe farkında olmadan kalbine şüphe ekebilirdim.

Karşımda hala duran gence baktığımda yine sinirlendim ister istemez çünkü bugüne kadar grup çalışmaları dışında hiçbir erkekle konuşma ya da muhabbet etme gibi bir durumum olmamıştı. Bittabi o da bunun farkındaydı hatta hangi cesaretle benimle sohbet etmek istemesi, üzerine düşünmem gereken bir konuydu. Bu gereksiz anın bitmesi için devreye girdim.

"Ben istemiyorum şimdi çekilin yolumdan!" Sesim fazla çıkmasa da sinirli çıkmıştı, zaten sinirliydim de. Eğer söz konusu bir erkekse iki insanın da günaha girmemesi için bu şekilde tavır göstermeliydim ki bir daha bu tarz bir harekete kalkışmasın. Üstelik gündelik bir şey sormamıştı ya da bir konuda yardım istememişti sadece hoş olmayan günümüz dünyasında normal olan bir tanışma istemişti. Ama İslam geneldi, günümüz dünyasında da yüz yıllar önce de kurallar hep aynıydı, değişmeyecekti.

Sınıftan birkaç kişi bize dönüp bakmaya başlamıştı bile. En sevmediğim şeylerden biri olan dikkat çekmeyi karşımda ki şahıs yüzünden yaşıyordum.

Adım atıp yanından ilerledim ama onun susmayacağını anladığımda yine sinirli bakışlarımı ona çıkardım. Mesajı almış gibi ağzını geri kapadı ve bende artık yoluma devam edebilirdim.

Oh çok şükür bu işin altından da alnımızın akıyla çıktık.

"Yine de merak etmişsindir diye söylüyorum adım Selçuk!" Arkamdan bağırmasıyla erken sevindiğimi anladım. Demek ki konuşmam yeterli gelmemişti ona. İkna edememiş olmalıyım ki arkamdan alayvari bir şekilde söylenmişti. Yine de onunla bir sohbetin içine girmemek ve yanlışa düşmemek için ardıma bakmadan yürüdüm.

BELİRSİZ KURTULUŞDove le storie prendono vita. Scoprilo ora