⚓34. Bölüm⚓

971 76 41
                                    

Büyük çardağın altında hepimiz toplanıp oturmuşken çoğu konu hakkında konuşuluyor, hatta zaman zaman o soruların uçlarının bazıları bana dönüyordu. Tabi ben bu olayların tamamen dışında kalmak için yüzeysel cevaplar vermekten geri kalmıyordum. Onlarla yeni tanışan Mert bile birçok konuda fikrini açık açık söylemekten çekinmezken bu ortamda cidden ayrık otu gibi durduğuma eminim. Tuhaf olan ise burada olan kişilerin hepsi en az birini henüz yeni tanımıştı, oysa ben her birini tanıyan tek kişiydim.

"Fırat, Özlem senin iyi öğrenci vasfının dışında kalıyor galiba." Konuştukları diğer konulardan farklı olarak Ahmet abi başka bir konuya, daha doğrusu hafif alaya alma gösterisi vardı sözlerinde. Özlem Ahmet abinin dedikleri ile biraz utanç ve üzüntü ile yüzüne baksa da fazla uzun tutmadan başını öne eğdi. Tuhaf bir şey vardı yüzünün yansımasında ama ne olduğunu henüz anlamış değilim. "Ne dersin Özlem Ahmet haklı mı sence?" Sanırım el birliğiyle Özlem'e takılıyorlardı. Bu durum ne kadar Özlem için kötü gözükse de benim işime geliyordu. Yoksa diğer gün ki gibi Ahmet abiyi nereden tanıdığımı sorsalardı işin içinden çıkamazdım. Gerçi olayın baş kahramanları hemen yanımdaydı gereken açıklamayı pek tabi onlarda yapardı. Sanırım şu an için biraz gevşemem benim sağlığım için iyi olacaktı. Ha birde röportaj meselesi vardı ki onu hiç aklıma getirmek bile istemiyordum, kasılmaktan taş gibi kalacağımdan da korkmuyor değildim.

"Derslerim çok kötü değil bir kere, azıcık zorlanıyorum o kadar " dedi Özlem alınmış bir sesle. Kollarını göğsünde bağlayıp onları görmezden gelmeye çalışarak bakışlarını çevresine çevirdi. "Ya abi ne istiyorsunuz benim arkadaşımdan? Gayet de iyi idare ediyor. Ayrıca okuduğu bölüm de öyle kolay değil, değil mi Zehra?" Al işte yine beni oyuna dahil ettiler. Ben ne güzel kendi köşemde sessiz sedasız bekliyordum. "Şey... Evet, biraz zor galiba." Sanırım dediklerim pek inandırıcı gelmemiş olacak ki Mert de dahil bütün erkekler gülüyordu. Özlem benim söylediklerime karşın beni dürtmeyi de ihmal etmemişti tabi.

"Sohbete daha sonra devam edelim isterseniz, şimdi röportaja başlayabilir miyiz?" Yumuşak ve kibarca söylenen Mert ile hepsi onu onaylayıp ciddi bir havaya girdi. Bu hareketiyle kendisinden iyi bir yönetici olduğunu da öğrenmiş oluyordum. İnsanlarla ilişkisi ve yönetme konusunda gayet iyi idare ediyordu. Sadece benimle iyi anlaşamıyordu ısırgan otu.

"Önce Pınar'ın hazırladığı temel sorulardan başlayacağız, ses kaydı tutacağız ama bunu elbette yayınlamayacağız. Hazır olduğunuzda başlayabiliriz."

"Hazırım ben" dedi Fırat hoca hiç beklemeden. Mert onu onaylarken hemen ses kayıt cihazını öne bıraktı. Başını Pınar'a sallayıp başlamasını istedi.

"Merhaba Fırat bey, bu röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? "

"Rica ederim, Adım Fırat Uludağhan, 28 yaşındayım, şu an askeri bir gemi de Kaptanlık yapıyorum." Fırat hoca hakkında çok şey düşünmüştüm de yaşını hiç düşünmemiştim nedense. Ayrıca şu an kaptanlık yapmıyordu düpedüz öğretim görevlisiydi. Neyse benim içimdekiler dilime vurmadan nefsimi sustursam iyi olacak.

"Peki bu mesleğe nasıl girdiniz bize biraz anlatır mısınız?" Canlı bir çekimdeymiş gibi Pınar'a gülümseyip başını salladı.

"Aslında eğitimimin en başında böyle bir kariyer hedefim vardı, babam askeri bir görevde bulunduğu için bir nevi onu örnek aldım diyebilirim. Lisede askeri okula geçiş yaparak orada eğitim almaya başladım, sonrasında birer dal seçip o alanda uzmanlaşmamız gerekiyordu. Suyu çok sevdiğim için Deniz kuvvetleri komutanlığına geçtim. Tabi bu süreler beş altı yılı kapsıyor. Sonrasında aldığım eğitimler sonucu bir gemide kaptanlık yapmaya başladım." Kendisiyle ilgili anlattığı bilgilerin bir kısmını bilsem de yeni öğrendiğim şeyler de vardı. Ayrıca gizlenmesi gereken her şeyi de anlatmıştı. Bu görev yaptığı yer ile ilgili sorun çıkartmaz mıydı? Gerçi bir sorun olsaydı anlatmazdı herhalde.

BELİRSİZ KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin