⚓36. Bölüm⚓

1K 76 159
                                    

  Bu bölüm eylulbeyza00   adlı kişiye ithaf edilmiştir. Desteklerinden ötürü teşekkürler🌺

⚓⚓⚓

Araba durur durmaz inerken sinirle kapıyı biraz hızlı çarptım. Arabanın Mert'in değilde Turan amcanın olduğunu hatırladığımda ise artık çok geçti. Benden istediği şeyler yapabileceğim sorabileceğim şeyler değildi ki o bunu çok normal karşılıyordu. Bu yüzden biraz sinir katsayım yükselmişti.

"Şu tuhaf zamanlarda çıkan sinirini törpülemen gerek." Sakince kapattığı  arabanın kapısını otomatik olarak kilitlerken benim hızlı adımlarıma yetişti. "Ne istedim sanki, alt tarafı kız neyi seviyor neyi sevmiyor, evlilik düşünüyor mu? Nasıl bir yerde yaşıyor, günlük ne gibi aktivitelerle ilgileniyor? Evlendiğinde nasıl bir ev istiyor? Şu anda-"

Bir kez daha aynı şeyleri duyunca aksi bir şekilde ona döndüm. Bana yetişmek için attığı hızlı adımları benimle birlikte durdurdu ve yan bir şekilde suratıma baktı. Yol boyunca bunun beş katı soru sormuştu ve tahmin edersiniz ki hepsinin cevabını benden istiyordu. Pınar ile tanışıyor olabilirdik ama çokta yakın sayılamayacak bir ilişkimiz vardı, daha doğrusu biz henüz çok samimi olacak kademeye ulaşamamıştık. Açıkçası ona böyle gizli bir niyetle yaklaşmak da hoşuma gitmiyordu. Üstelik kafamda sürekli ötelediğim bir konu daha vardı ki o konudan da Mert'in haberi yoktu. Fırat hocanın kardeşiyle yakınlık kurmak bir nevi onunla da yakın sayılmaya kadar gidebilirdi ve ben her seferinde düşündüklerimi oyalıyordum.

"Isırganotu söylediklerin öğrenilebilir ama bu onun rızası dışında birine bilgi vermek olur. Sence böyle bir hakka girmeye niyetim var mı?"

"Haklısın, tamam başka önerin varsa dinlemeye hazırım" dedi büyük bir iştahla.

"Ona en başta asıl niyetimi söylesem nasıl olur?" Bir kere en doğru ve en sağlam çözüm buydu. Dediklerime karşılık elini alnına vururken gözlerini kapattı. Sakinleşip ellerini omuzlarıma yerleştirdi. "Gerçekten sen şu an mühendislik fakültesinde okuduğuna emin misin?" Bunu cidden merak ediyor gibi bir hali vardı. Omuzlarımı silkeleyip ellerinin kıskacından kurtuldum.

"Bak bu konular çok hassas ve sen sevdiğin insanla helal yollar ile bir araya geleceksen bu tür oyunlar doğru değil. En başta bunu belirtmeden ona yaklaşırsan daha fazla yanlışa bulaşabilirsin. Niyetin ciddi olmasaydı eğer, onu tanımak için bunları öğrenmede beis yoktu çünkü ancak huyunu suyunu bildiğin biriyle ciddi bir ilişki kurabilirsin. Ama sen onu yeterince tanıyorsun zaten, arkadan iş çevirmekle güzel şeylerin hayalini kuramazsın."

Uzun soluksuz konuşmamı büyük bir ciddiyetle dinledi, pek hoşuna gitmemiş olacak ki arkasını dönüp eve doğru adımladı. Çok mu sert davranmıştım anlamadım ama her halükarda doğruyu söylemek benim boynumun borcuydu. Bir yerde o benim süt kardeşimdi ve ben onun yanlış şeylere sürüklenmesine izin veremezdim. Şu an kendi içimde bastırdığım duygular yeterince beni geriyorken Mert'in de bu konuda beni sıkması tüm enerjimi emer hale getirmişti. Birde Fırat hocanın verdiği şu proje aklıma geldiğinde çıldırmamak elde değildi.

Yıkılmışlık ile evin bahçesine girerken Rukiye teyze elinde çiçek sulama kabı ile kapıdan çıkıyordu. Yanından geçerken sessizce selam veren Mert ile kaşlarını çatarak selamını aldı. Bende aynı yüz ifadesiyle selam verip içeri geçecekken önüme geçip elini beline koydu. "Neyiniz var sizin? Kavga mı ettiniz yine?" Haklılar şimdi kavga etmediğimiz bir an yoktu ki. Ama kavga ettiğimizde genelde bir tarafın yüzü gülerdi ve bu da Rukiye teyzenin dikkatini çekmiş olacaktı ki biraz daha yaklaştı bana.

BELİRSİZ KURTULUŞWhere stories live. Discover now