8. Bölüm

1.1K 98 14
                                    

Genç kız yine  düşüncelere dalmış bir şekilde yatağına oturdu. Kızların banyoda olduğunu tahmin ediyordu. Çünkü kendisi geride kaldığı için hem kızları takip edememiş, hemde nereye gittiklerini görememişti.

Aslında namaz kılması gerekiyordu ve tahminine göre namaz vakti girmiş olmalıydı. Geminin motor sesinden hareket ettiğini anlayabiliyordu. Bu yüzden kıble tayini yapmayacaktı.

Odasından sessizce çıkıp banyoya doğru yol aldı. Banyodaki sesleri duyunca  içeriye girmeden dışarıda bekledi.  10 dakika kadar dışarıda durdu ama kızlar dışarı çıkmadı ve sesleri de kesilmedi. En son kapıyı tıklattığında kızlardan ses kesilse de kapıyı açan olmadı.

"Kızlar ne yapıyorsunuz içerde? İşiniz bittiyse çıkabilir misiniz, abdest almam gerekiyor."

Zehra sesini duyurmak ve kendilerini beklediğini belirtmek için içeriye sesini duyurmuştu.

Bir süre sonra kapı açıldı. Önde Kübra arkada Esra durmuş Zehra'ya bakıyordu.

"Biz duş alacaktık ama önce sen abdest al istersen, ondan sonra sırayla banyoya gireriz olur mu?"

Kübra sorusunu Zehra'ya yaklaşıp elini koluna koyarak yöneltmişti. Zehra bu olumlu yaklaşım karşısında gülümseyerek onayladı onları...

İçeriye geçip kapıyı kilitledi. Başörtüsünü çözüp abdestini aldı. Abdest almayı bitirdiğinde duasını etmeyi de unutmadı. İçerde havlu yoktu bu yüzden kurulanmadan, başörtüsünü takıp elbisesine çeki düzen verdi. İşleri bittiğinde dışarıya çıktı. Kızları biraz ilerde sohbet ederken görünce yanlarına ilerledi.

"Tamamdır kızlar, ben namaz kılacağım. Siz sırayla banyo yaparsınız. Bende sizden sonra girerim. Ama biz havlu almayı unuttuk, ne yapalım tekrar gidelim mi o odaya?"

Aslında Zehra odasından dışarı adımını atmak istemiyordu. Kızların da havlu almaya giderken kendisi için de bir tane getirmesini çok isterdi. Bunu dile getirmese de onların daha doğrusu Kübra'nın kendisine bu iyiliği yapmasını içten içe çok istedi.

"Sen namazını kıl, Esra duşa girsin. Bende bizim için havlu almaya giderim" dedi Kübra büyük bir sevimlilikle...

Çok istediği cevabı alan Zehra minnetle Kübra'ya gülümseyip teşekkür etti..

Okulun ilk zamanlarında bu kızları tanımasa da onları sürekli erkekli kızlı gruplarda görüyordu. Kızlar zaman zaman kendi sınıflarına da gelir, gerek giyimi gerek konuşmasıyla dikkatleri üzerlerine çekmeye çalışırlardı. Zehra çok dikkat etmese de bu tarz durumlara, kızlar çok fazla aktif olduğundan o bile farketmişti. Şimdi düşününce Kübra'nın aslında çok farklı olduğunu anlayabiliyordu. Esra ile arkadaş olduğu için onun da -tabiri caizse- burnu havada olduğunu düşünmüştü. Şimdi ise Kübra'nın gerek ilk kaçırıldığı zamanlarda gerek burda kendisine ettiği yardım ve davranışları karşısında minnet duyuyordu. Bir kez daha ön yargı ile insanlara yaklaşıp onlar hakkında fikir yürütmeye çalışmanın kötü olduğunu anlamıştı. Ama şöyle bir şey vardı ki insanın arkadaşı kendisini temsil ederdi, bu yüzden arkadaş seçimleri çok önemliydi.

Odasına doğru ilerlerken bir saate ihtiyacı olduğunu ve günlük namaz saatlerini de bilmesinin gerektiğini de düşündü. Bunun için en uygun zamanda Salih usta ile tekrar görüşmeliydi. Her ne kadar gitmek istemese de öyle ya da böyle oraya gidecekti. Öğle yemeğini yemedikleri için biraz acıkmıştı aslında. Namaz kılıp duş aldıktan sonra, hem yemek hemde diğer ihtiyacı için Salih Usta'nın yanına uğramaya karar verdi.

İçeriye girdiğinde katladığı çarşafı açtı ve yere serdi. Yine huzur için ellerini omuz hizasına kaldırıp iftitah tekbiri getirdi. Namaza başladığında bütün aklındakileri bir rafa kaldırıp zihnini boşaltmıştı bile...
Çoğu zaman bunu yapmakta zorlanıyordu ama bu sefer huşuyu bulması kolay olmuştu. Bunun, namazı zor şartlarda kılmanın etkisi de vardı tabi..

BELİRSİZ KURTULUŞWhere stories live. Discover now