⚓23. Bölüm ⚓

972 88 34
                                    

Bedenim az önce yaşadığım duygulardan dolayı titrerken, bunu dışarıya vurmak istemesem de adımlarımı sert atıyordum. Kendime hakim olmayı beceremediğim için de ayrı kızgın ve bir o kadar da aklı karışıktım. Önüme hızlıca bir silüet geçtiğinde çarpmamak için anında frenledim kendimi.

"Sorun ne?" Dibimde bitmesi ve yolumu kesip önüme geçmesi daha fazla sinirlenmemden başka bir işe yaramamıştı.

"Neden bir sorun olduğunu düşünüyorsunuz?" deyip bir adım geriye gittim. Duygularımı bir kenara bırakarak sadece bir üçüncü şahıs gözüyle olaylara bakmaya çalışıyordum. Kaptan şu an karşımda hesap sorar gibi duruyor ve attığı bakışlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama onun bu esrarlı hallerini çözmeyi düşünemeyecek kadar karmakarışıktım.

"Sadece numarayı neden almadığını soruyorum."  Bıkkın çıkan sesi birazda olsa sıkıldığını gösteriyordu.

"Yeterince açıklama yaptığımı düşünüyorum." Tepeme çıkmış sinirimin ne zaman ineceğini bile bilmiyordum. Farkettiğim gerçek ise haddinden fazla öfkeli olduğumdu.

"Hiç korkmuyor musun?" Duyduklarımla kaşlarımı çatarak hızlıca ona döndüm ve başımı onun hizasına kaldırarak soru dolu bakışlarımı yönelttim.

"Ne demek istiyorsunuz?" Omzunu silkip ellerini ceplerine attı. Yüzüme bakıp umursamaz tavrını takınınca bakışlarımın yönünü değiştirdim. Bu adamla konuşurken gördüğüm nadir şeylerden biri de biraz umursamaz göründüğüydü.

"Başından çok iyi şeyler geçmedi, kaçırıldın sonuçta. Seni görevlilere teslim ettiğimizde bizimle olan tüm bağlantın kopmuş olacak, aracı olan yetkililere güvenebilirsin ama asıl sen kendini onların yanında güvende hissedebilecek misin?" Uzun cümleleri kafamı karıştırırken aynı zamanda içime tuhaf bir şekilde yerleşen korkuyu da yok saymaya çalıştım. Evet dedikleri doğruydu ama bu gemide de kimseyi tanımıyor ama onlara güveniyorduk. Söylediği sözler hem saçma hem akıllıcaydı. Aklımı bulandırdığı için ona ekstradan kızgın olsam da geri adım atmadım.

Kimse o numarayı bana aldırtamazdı. Böyle düşünmemde en büyük payın Esra'ya ait olduğunun da ne yazık ki farkındayım.

"Sizi de tanımıyorduk ama güvenmekten başka çaremiz yoktu. Ayrıca önceden belirttiğim gibi herhangi bir sorunda siz müdahale edemeyecek kadar uzakta olacaksınız."

"Neden bu kadar inatçısın?" O kadar söz söyledim ama o farklı bir şey soruyor. Hem bu konunun benim inadımla alakası yoktu. Numara işi gereksizdi. Ayrıca hangi ara benim karakterimi sorgulayacak pozisyona gelmiştik ki?

"Belki ben senin güvenli bir şekilde yerine ulaşmanı istiyorum." Güvenli bir şekilde aileme kavuşmayı bende çok istiyorum ama şu an içinde bulunduğum öfke onun bana karşı olan olumlu yaklaşımlarını bertaraf ediyordu.

"Bugüne kadar yaptığınız her şey için teşekkür ederim ama bundan sonrası için yapabileceğiniz bir şey yok." Bir süre bakledim yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Bundan sonra sarfedeceğim cümleler için inşallah pişman olmazdım.

" Ben karadayken  isteseniz bile sizden yardım talep etsek bile bu konuda elinizin kolunuzun bağlı kalacağını söylüyorum." Belki de bize yardım etmek istemesinde ki kasıt bizzat değildi, araya birilerini koyup yardım ulaştırabilirdi. Karşı taraftan ses gelmeyince başımı kaldırıp ona baktım. Yüzünde okuyamadığım daha doğrusu belli etmediği bir ifade ile bana bakıyordu. Derin bir nefes çektiğini işittiğimde ne söyleyeceğini merakla beklediğimi farkedip başımı sağa sola salladım.

Kendime gelmeliydim! Hemde acilen.

"Yani diyorsun ki sen denizde olduğun sürece biz karada bir araya gelemeyiz." Hangi ara öyle bir şey söylemişim? Dediklerimin onun söylediği şeyle uzaktan yakından alakası yoktu. Bakışlarımı kaçırıp başka şeylere odaklandım. İçinde bulunduğum duygu karmaşasından bir an önce çıkmalıydım.

BELİRSİZ KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin