⚓18. Bölüm ⚓

1K 89 49
                                    


Beynim uyuşmuştu.

Tek düşünebildiğim bu anın bir an önce bitmesini istediğimdi. Ama onun ikazı kulaklıklarımda yer edinmiş beni olduğum yere adeta mıhlamıştı. Artık kendimi çok sıktığımdan mıdır bilmem ense kökümden aşağı akan teri hissedebiliyordum. Kalbimin hızı hiç durmaksızın devam ederken tek yapabildiğim hareket etmemekti. Zaten o da bana öyle dememiş miydi? 

'Sakın hareket etme!'

Bu sözü beni durdururken sonrasında ettiği sözler nedensizce yüreğimi yakmış gibi hissetmiştim.

'Bitecek bu işkence!'

Bu sözleri neden söylediğini anlamadığım gibi beynimde her seferinde ayrı yankı yapması beni ayrıca kızdırıyordu. Neden sadece sözlerinin o kısmına takıldığımı düşünmeyi bırakmalı ve bu ana dönmeliydim.

Beni bu düşüncelerden kurtaran yine kaptanın yakından gelen sesli nefesiydi. Bir kere daha yakınlığımızı farkettiğimde geri adım atmamak için kendimi zor tuttum. Tanıdık sesi duyduğumda her hücremin gerildiğine emindim. Yabancı dilde konuşması onu tanıyamayacağım anlamına gelmiyordu bilakis o sesin sahibi ömrüm boyunca unutamayacağım travmalara sebebiyet verecek olan kişinin ta kendisiydi. Yakından gelen gülüşmeler onların biraz daha olduğumuz yere yaklaştığının habercisiydi. Aynı anda Kaptan da onların adımlarına paralel olarak etrafımda dönmeye başladı. Bunu beni kamufle etmek için yaptığını bilsem de yine de gerilmekten kendimi alıkoyamıyordum. Hafif rüzgardan uçuşan başörtüm onun kollarına düştüğünde başını eğdiğini farkettim ama gözlerimi yine de yerden almadım. Ona farkettirmeden bir adım uzaklaşmayı düşünsem de onun da dediği gibi birazdan bu işkence bitecekti. 

"İlerleyelim."

Arkamda hissettiğim bedenin ne zaman o konuma geçtiğini anlamasam da sarfettiği sözler hemen bedenime komutunu verdi.  Hızlı adımlarla ilerliyor az önce yaşadığım adrenalini kafamdan silmeye çalışıyordum. Büyük geminin önünde durduğumda Ahmet abinin ilerlemesini bekledim. Hayatımda ilk defa bu tarz bir gemi görmüştüm. Savunma amaçlı kullanılan bir geminin yolcu gemisi gibi olmasını beklemek saçma olurdu zaten. Yine gereksiz düşüncelere daldığımı farkettiğimde, düşünce dünyamdan sıyrılıp kendime geldim ve hemen önümde ilerleyen Ahmet abiyi takip ettim. İnce bir tahta ile kurulan gemi arasında ki tahtanın üzerine dikkatlice basarak ilk adımımı geminin dışarıdan görünen düz zeminine attım.

Korkum az da olsa geçmişti. Kendimi odama atacağım saniye daha çok rahatlayacağımı biliyordum.

Arkamdan gelen sessiz adımların sahibinin kaptan olduğunu bilmem beni gererken sadece ilerlediğim bölüme odaklanmaya çalıştım.

Bir de neden gerildiğimi bilsem!

Geminin iç bölümüne geçtiğimizde rahat bir nefes alabildim. Artık kaçmak ya da saklanmak yoktu.

Biraz daha ilerlediğimizde benim kafamda 'ilginç geçit' adını verdiğim, daha önce böylesine bir teknolojiye şahit olmadığım yapının önüne geldik. Yine şifre ve parmak izi okuyucu faslından sonra daire kapı her iki yana açıldı. Bu işlemler olurken yine sessizlik devam ediyordu.

"Ben önden iniyorum" dedi Ahmet abi sessizliği bozarak. Kaptan arkamda kaldığı için tepkilerini görmesem de sessiz kalması kabul ettiği anlamına geliyordu sanırım.  Ahmet abi uzun demir merdivenden aşağı inerken bunu kısa sürede yapması beni şaşırtmıştı. Bu işlemi sık sık yaptığı için alışmış olmalıydı.

Ya da benim gibi yükseklik korkusu yoktu.

Aslında pek yüksek değildi merdivenler ama olması gerekenden fazla dikti. Ahmet abi iner inmez benim inmemi bekler gibi yüzüme baktı. Baktı da bende inecek cesaret var mıydı onu bilmiyorum. Çıkarken o kadar zor değildi ama inme işi gözümde fazla büyüyordu.

BELİRSİZ KURTULUŞWhere stories live. Discover now