16. Bölüm

1.1K 88 29
                                    


Neyden kaçarsan ona yakalanırsın!

Bu sözü kim söylemişse ya da kim bulmuşsa doğru bir tabir vesselam. İnsan doğası gereği bir şeylerden uzak durma ya da bir şeyi çok isteme eğilimindedir her daim. Ama öyle zamanlar vardır ki bir şeyden ne kadar kaçarsan kaç bir şekilde yine karşına çıkması kesinlikle tesadüf değildir.

"Sen benimle geliyorsun."

Bu sözler Zehra üzerinde bir balyoz etkisi yaratmıştı. Evet, kiminle giderse gitsin aynı hoşnutsuzluğu yaşayacaktı ama Fırat'ın kendisine bir tepki mahiyetinde söylediği sözler onun afallayıp boş boş suratına bakmasına neden olmuştu. Neden hemen şimdi olayın sıcağı sıcağına bu durumu belirtmişti emin olamıyordu.

Hala Fırat'ın yüzüne baktığını kavrayan Zehra anında gözlerini başka yerlerde gezdirdi. Karşısında duran adam ondan bir onay bekler gibi hala bakışlarını suratında gezdiriyordu.

"Neden o seninle geliyor Fırat sorabilir miyim?" diye giren Esra'nın sesi, şaşkınlığından sonra yerini sinire bırakmıştı. Böyle bir şeye anlam veremiyordu. Fırat'ın Zehra'ya olan tutumunu da anlamış değildi ve buna başka anlamlar yükleyerek kendisini kızdırmak istemiyordu. Geçen birkaç dakikanın ardından Fırat söze girdi.

"Sadece öyle olması gerekiyor" diye umursamaz bir cevapla başından savmak için aklına ilk geleni söylemişti ama Esra'nın susmayacağını bildiğinden sorusunu bu sefer direk sordu muhatap olduğu kişiye, ve onun tepkisini merak ederken direk yüzüne bakarak söyleme gereği duydu.

"Evet Zehra yarım saat sonra koridorun başında bekle o zamana kadar hazırlıklar da tamamlanmış olur."

Yutkundu Zehra, öyle bir sesi vardı ki kibar olduğu kadar fazlasıyla emir barındıran ve itiraz istemeyen bir tonda hissettiriyordu. Bu da karşısında ki insanı hemen ona boyun eğme eğilimi göstermesine neden oluyordu.

"Ta-tamam" tek seferde söyleyemediği kelime için içinden kendisine çok sövse de laf ağzından bir kere çıkmıştı, yapacak bir şey yoktu.

Zehra daha fazla bu ortamda kalıp, kızarıp bozarmak niyetinde olmadığı için hızlıca aralarından sıvıştı. Koridorun sonuna geldiğinde tuttuğu nefesini bıraktı. O kadar tuhaf duygular içindeydi ki ne hissediyor olduğunu bile bilmiyordu.

İlk başta odaya dönme niyetinde olsa da adımlarını banyoya yönlendirdi. Önce abdest alması gerekiyordu kaç saat dışarıda kalacağını ve ne gibi olaylarla karşı karşıya kalacağını bilmediği için en azından abdestli gitmekte fayda vardı.

Hızlıca başörtüsünü çözüp saçlarını havalandırdı. Genel işlerini halletikten sonra abdest almaya başladı. Acele etmeden başörtüsünü bağlandığında tamamen hazırdı. Banyodan çıkıp odaya geçtiğinde kızları aralarında bir şeyler konuşurken gördü. İçeri girer girmez susan kızlar kendilerini ranzalarına bıraktı.

Kızların bu tutumunu görmezden gelerek yatağına doğru ilerledi ama Esra'nın delici bakışlarını da farketmişti. Hala kendisine bakan kızın bakışlarına anlam veremeyen Zehra bir şeyleri anlamak ya da konuşmasını sağlamak için gözlerini çekmeden Esra'ya dikti.

Hadi söyle!

Esra'nın konuşmaması daha doğrusu hızlanan nefeslerinin ve çatılan kaşlarından dolayı mevzuyu direk yüzüne söylemeyi düşündü.

"Sorun ne?" Esra bunu bekliyormuş gibi hemen atağa geçip Zehra'ya yaklaşmaya başladı.

"Söylesene ne yaptın da Fırat seni yanında götürüyor?" Duydukları ile kaşlarını çatan Zehra tam cevap verecekti ki Esra yine sözü aldı.

BELİRSİZ KURTULUŞTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon