27. Bölüm: beş günün beşi de senin (m⁵)

4.3K 300 531
                                    

İNANAMİYORUM GELDİK
SONUNDA, BİTTİ AYRİLİGİMİZ GELDİK KOLLARİNİZA
Bİ SURU Bİ SURU SEY SOYLEMEK İSTİYORUM AMA sizi daha fazla bekletmeyeyim sonucta bi suru aydir yoktuk ;-;

Bolum hakkinda sunu soyleyecegim simcik 1. Olarak yaklasik 14.5k kelime, dinlene dinlene okuyun derim jdjdjjf

İkinci olarak ise basliktaki m⁵ isareti... Evet, 5 tane... Yaninda 🍑 emojisi olan her basliktan sonra sizi guzel surprizler beklemekte, ona gore okuyun ++++ peach marmaladein playlistinde (bioma biraktim linki) bu sahneler icin ayri ayri sarki biraktim, onlarla okursaniz daha moda girersiniz diye dusunuyormmm ;)))

Neyseee TAMAM GİDİYORUM İYİ OKUMALARRR, YORUMLARİNİZİ BEKLİYORUMMM 🍑

***

Kim Taehyung

Jungkook çıkıp da ofiste beni yalnız bıraktıktan sonra kafama atılan buruşturulmuş kağıtlar ya da sürekli karşı masadan gelen homurtular olmadan bir süre gerçekten kafa dinleyerek dosyaların içine gömülmüştüm. İşimi bir an önce bitirip eve gitmek ve Jimin'e sarılarak tüm yorgunluğumu unutmak istiyordum ama bu, pek de kolay değildi.

Dosyaları incelediğim sırada gözüm bir ara daldı ve düşüncelerim aniden karmakarışık hale büründü, garip bir hisle dolup taştım. Sanki Jimin'in öfkesini hissediyordum fakat bu pek uzun sürmeyince dağıtımdan birine sinirlenmiş olabileceğini düşünüp işime geri dönmüştüm.

İşimin neredeyse çoğu bittiğinde içime dolan bu garip hissin geçmesi için kendime şekersiz bir kahve söyleyip karşımdaki (hâlâ) boş olan masada göz gezdirdim; Jungkook bana asla nereye gittiğini veya ne yapacağını söylemezdi ama en azından ulaşabileceğim bir konumda olması işime gelirdi. Sonuçta kademe olarak benden üstündü, buradaki çoğu kağıt onun onayından da geçmek zorundaydı.

Sıkıntıyla alnımı ovuşturdum, muhtemelen Jungkook bu saatten sonra dönmezdi, o yüzden onun da onayını almamın gerektiği kağıtları kucaklayıp ayağa kalkarak onun masasının üzerine bıraktım ve tekrardan kendi masama oturdum. O sıra kapı çalınmış ve projeden Jiji içeri girmişti.

"İmzalamanız gereken birkaç dosya var Bay Kim, müsaitseniz bakabilir misiniz?"

"Elbette," başımla içeri geçmesini işaret ettiğimde hızlı adımlarla yanıma varmıştı. Ben dosyaları onun elinden alırken o, ellerini bağlamış ve ne yaptığıma dikkatle bakıyordu. "Hey Jiji,"

"Efendim Bay Kim?"

"Jungkook'u gördün mü?"

Dudaklarını birbirine bastırdı. "Bay Jeon'u en son, Bay Min'in ofisinde gördüm." Diye mırıldandı. Sesinde tereddüt vardı. "Bay Park'la biraz sürtüştüler sanırım, o gittikten sonra ikisi de şirketten çıktılar."

"Bay Park'la mı sürtüştüler?" Kaşlarım çatıldığında Jiji olduğu yerde gerilmişti.

"Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, önce bağırışmalar duyduk, sonra Bay Park ofisten çıkarken de epeyi sinirliydi, kapının kulpunu bile çıkardı. Sizin haberiniz yok muydu?"

Oturduğum yerden ayaklanıp telefonuma uzanırken "Hayır, yoktu." Dedim, endişeyle dolup taşmıştım. Demek o hissettiğim öfke buydu? Ama uzun süre sinirli kalmamıştı, duygularındaki yoğunluğu hissedebiliyordum. "Jimin ne zaman çıktı ofisten?"

"1 saat bile olmadı."

"Kahretsin." Numarasına ulaşılamıyordu. Telefonunu kapatmış olmalıydı ama neden, neden, neden? Yoongi'yle mi kavga etmişti? Yoksa Jungkook yine ona sinirini bozacak bir şey mi söylemişti? Öyle olsaydı Jimin bunu gelip bana söylemez miydi? Neden tek başına ayrılmıştı ki? "Gitmem lazım Jiji, dosyaları sonra imzalarım olur mu?"

peach marmalade √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin