1. Bölüm: kim olduğunu zannediyorsun?

11.8K 913 1.2K
                                    

Huh- hadi başlayalım

M.I.A. - Borders

"Bu dünyanın yeni bir başlangıca ihtiyacı var."

*

Park Jimin

Kendimi bildim bileli ayaklarımı yere sağlam bastığım müddet, kimsenin beni incitemeyeceğini belki de tüm zorluklara karşı sadece kendime olan sadakatim ve güvencim sayesinde göğüs gerebileceğimi düşünmüşümdür hep. Asıl yaralayanın ve iz bırakanın sopalar değil de, kelimeler olduğunu anladığımda yaşım 15'i henüz geçmiş veya geçmemişti; pek hatırlamıyorum. Bir omegayım ve evet, bir omega olarak geldiğiniz bu ülkede, teninize sertçe çarpan her el, aslında ezikleyici bakışların ve alaycı sözlerin yanında bir hiç olarak nitelendirilebilirdi. Bunu hak ediyormuşuz.

"Yakalayın şu sikik omegayı!"

Alfalar, ah hep alfalar. Dünyanın sadece kendi etraflarında döndüğünü zanneden; üstün(!), bir rivayete göre çok zeki -fakat hepsi siklerine düşkün şerefsizlerin teki benim gözümde- ve yönetme kabiliyetine sahip olan donanımlı ırk. Böylesine narsist bir sistemin ortasında can çekişmekte olan biz zavallı(!) omegaların tek kurtuluş yolu olduğunu sandığımız, sıcak, güçlü ve tatminkâr kucakların sahibi olduklarını savunan tiplemeler hepsi. Ben istisnaları pek bilmem, henüz çok küçükken satıldığım bir pavyonda sürdürdüğüm yaşamımdan sonra yaptığım çıkarımlar bunlar benim, ben hayata eksilerle değil; yaralarımı sırtımda taşıyarak başladım. Şimdi ise, bana sıcak kucağını ve sikini açmış bir alfadan, sırf bana 'değerli olduğunu mu düşünüyorsun? Sadece bizi tatmin etmek için yaratılmış bir zavallıdan başka bir şey değilsin, şimdi eğil de al ağzına.' dediği için SURATINA genizden gelen bir hırıltıyla tükürdükten sonra topuklarımı kalçama vura vura kaçıyordum. Yakalanırsam, sıçtım.

Ah, lanet olsun. "Bir yere kaçabileceğini mi zannediyordun, hım?"

"Aslında derdim kaçmak değil, küçük pipini ağzıma alma fikri korkutucu sadece."

Suratıma tüm parmaklarının izinin çıktığına emin olduğum bir tokatı gelişigüzel yedirdiğinde, başım gelen sert darbe nedeniyle yana doğru sarsılarak çevrildi. Dudağımın patladığına, dilimde hissettiğim kan tadından dolayı emindim ve gülmemi durduramıyordum. Ah tanrım, bir de alfa sesiyle baskınlık kurmaya çalışması yok muydu, beni cidden güldürüyordu.

"O dilini kökünden koparmamı istemiyorsan kes sesini."

Ağzıma dolan kanı yere tükürdüm ve tüm dişlerimi gösterircesine gülümsemeye devam ettim. "Sende o yüreğin olduğunu sanmıyorum, nesin sen son omega bükücü mü?"

Karşımda dikilen uzun boylu ama göbekli -üstelik yaşlı- alfa, üstündeki takımın ceketini sinirle doldurduğu bir nefesi ciğerlerinden salarken yere doğru fırlattı ve gömleğinin kol kısımlarının düğmelerini her an infilak edecek bir volkan gibi açarak dirseklerine kadar sıyırdı. "Oh hayır, dilini koparmayacağım. Sana verilmiş en büyük ceza bu zaten, ben sadece biraz barkodlayacağım seni o kadar."

"Ne saçmalıyorsun sen?" kollarımdan tutan iki betanın arasında gergince kıpırdandım, pekalâ beni öldürebilirdi, hatta yemin ederim buna karşı çıkmazdım ama öldürmek gibi bir fikri olmadığını öğrenmek sinir bozucuydu.

Dizleri üzerine eğilerek nasırlı parmaklarıyla çenemi kavradı ve yüzümü kendine doğru çekiştirdi. Eğer bir şeyler yemiş olsaydım, şimdi suratına doğru kusabilirdim fakat ne yazık ki tüm gündür mideme tek bir lokma bile girmemişti. "Pek de güzel bir yüzün var, seni gözdelerle aynı yere koymalarına şaşmamalı."

peach marmalade √Onde histórias criam vida. Descubra agora