18. Bölüm: doğuştan savaşçı

6.1K 604 779
                                    

Herkeşe iyi bayramlaaarrrr, bu bölüm de sizin bayraam şekeriniz olsunn hadii bakiiimmmmm

Verdiğimiz aranın telafisi için nissie ve ben de oldukça uzun bölümler yazdık :33 umarım beğenirsiniz :33

Yorumlarinizi bekliyorummm 🍑🍑

Bölüm şarkıları;

Rosenfeld - I want to
AURORA - Exist for Love
LANY - Good Guys

İyi okumalarrr :3

***

Park Jimin

Kulaklarım uğulduyordu.

Taehyung'la yaşadıklarımızı tamamen unutturacak o haberi aldığımızda saat gecenin bilmemkaçıydı bilmiyordum; kısa bir duş alıp çıktığımda Taehyung'u yatağın ucunda, elinde telefonuyla öylece otururken bulmuştum, omuzları ağır nefeslerle inip kalkıyor, hiçbir şey söylemiyordu. Yanına yaklaşıp oturdum önce, ne olduğuna dair bir fikrim yoktu ama yüz ifadesinin böylesine donuk ve beti benzinin atmış olması kötü bir haber aldığını çok net belli ettirmişti bana. Hafifçe sırtını sıvazladığımı ve ne olduğunu sorduğumu hatırlıyorum, banyodayken telefonunun çaldığını duymuştum, kim aradı diye ikinci bir soruyu da yöneltmem bu sebeple güç olmamıştı.

"Taesung aradı," diye mırıldandı eğik başını kaldırıp gözlerini bana çevirdiği vakit. "Bayan Lee..." sesi kısıldı, sanki biri etlerini lime lime ediyormuş gibi bir acı belirdi yüzünde, kaskatıydı, cümlesini bile tamamlayamadığında Bayan Lee'yi tamamen kaybettiğimizi sandım. Hiç bu kadar korkuyla dolduğumu ve nefesimin bile bana yetemediği bir anı yaşayacağımı düşünmemiştim. Dudaklarımın arasından "Öldü mü?" diye sessizce mırıldanırken ne yaptığımın inanın farkında değildim, bir çeşit kabullenme miydi bu, sevdiğiniz birinin ölümünü yakından tadarken bu kadar mı güçsüzleşirdi insan?

"Bilmiyorum." dedi, bu belirsizlik göğsümde daha büyük bir ağrıya sebep oldu, kesik bir nefes bıraktığımda, Taehyung konuşmasına devam etmişti. "Suikaste uğramış, kendi evinde, ailesiyleyken."

Taehyung daha fazla konuşmak istemediğini belirtircesine bakışlarını tekrardan odanın zeminine çevirdiğinde, bekledim, onunla aynı sessizliği paylaştım, aynı acıyı ve belki de aynı duyguları. Lee Hyowon ikimizin de hayatında yeni bir dönüm noktasıydı, şu kısacık zaman diliminde bile onun sayesinde tattığım duygular, hayatlarına dokunmayı başarabildiğim ne kadar insan var ise bunlar hep onun sayesindeydi, Lee Hyowon bana bir hayat vermişti; şimdi ise bizi bırakıyor muydu? Sanmam, Lee Hyowon'dan bahsediyoruz, onun kadar güçlü birini tanımadım ben daha önce, böylesine bir düzende tek dizi üstüne düştü diye pes eder miydi o hiç?

"Taehyung," diye seslendim yanıbaşımdaki adamın sırtını yavaş yavaş sıvazlarken. "Hadi kalk, hastaneye gidelim." Arabası arızalıydı ama bir taksi bulmamız zor olmazdı, yanına giderdik, iyi olduğunu, iyi haberleri bizzat yakınından alırdık, burada böylece oturmak bizi daha da boşluğa düşürürdü çünkü, biliyordum.

"Taesung bizi almaya geliyor."

Muhtemelen arabasının arızalandığını ona söylemişti. Bugünü düşündüm, Taehyung'un bana endişelerini anlatmasını, Taesung'un sırf bu durum yüzünden birileriyle atışmasını, şirkettekilerin gerginliğini ve nicesini; sanki herkes Bayan Lee'nin zarar göreceğini hissetmişti, aslında üzerine oturup düşünüldüğünde bu suikastin gerçekleşmesi ülkedeki kimseyi şaşırtmayacaktı öyle değil mi? Baştakilere karşı çıkıldığı her vakit bir can mutlaka zarar görecekti ve kim olduğunu, nasıl biri olduğunu asla önemsemezlerdi; sadece silerlerdi, bir hiçmiş gibi.

peach marmalade √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin