28. Bölüm ☁ Birlikte İlk Gece

29.2K 1.1K 30
                                    

''Burası çok değişik bir yer,'' diye fısıldadım etrafa tedirgin olmasına izin vermek zorunda kaldığım bakışlarımla. Tüyeri neredeyse yüzümü kapayan montumun  şapkasını arkaya doğru attım. Eski mahallesinde ki evi anımsatan bir evdi. Duvarları yine hafif dökülmüştü ve çok  yoğun, boğucu bir kokusu vardı.

''Senin gibi hanım kızlara çok ters,'' dedi alaycı bir şekilde gülerek çantasını omzundan indirdi ve kanepenin yanına doğru atar gibi koydu. Bende tedirgince çantamı omzumdan indirirken derin bir nefes verdim ve onun çantasının yanına bıraktım. 

Açıkçası ne yapacağımı, ne yapmam gerektiğini kestiremediğim için onu taklit etmeye çalışıyordum. Ama bu hareketlerim fazla iğrelti duruyordu. Bunu farkındaydım. 

O montunun fermuarını aşağıya doğru indirirken bende montumu çıkarmak için fermuarına yönlendiğimde bana kısa bir bakış attı ama hiçbir şey demeden çıkardığı montunu da kanepenin üzerine fırlattı. Bende montumu çıkarıp onun montunun yanına koydum. Daha önce hiç bir erkekle aynı evde kalmak gibi bir düşüncem olmamıştı.

O kendini siyah, derimsi ve oldukça kendine özgü bir tasarıma sahip koltuğuna bırakırken bacaklarını olabildiğince ayırmış ve kafasını arkaya doğru yaslamıştı. Çaprazında ki üçlü kanepeye oturduğumda gözlerim hala evin içinde dolanıyordu. Üşümüş olan ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırıp yere bakmaya başladım. Kendini yaşlı teyzelerle oturmak zorunda kalmış küçük çocuk gibi hissediyordum. Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu ve baskı altında gibi. Sanki ne kadar az hareket edersem o kadar az göze batarmışım gibi.

Bir süre sonra Kuzey'in bakışlarının ağırlığını daha çok üzerimde hissetmeye başlamıştım. 

Çoğu zaman sessiz sakin bir insandım. Kimsenin canını acıtmaya çalışmaz, tam tersine yardım etmeye çalışırdım. Çünkü bütün insanlara karşı sebepsiz bir şekilde şefkat beslerdim. Birinden nefret etmeme bir neden yoksa severdim işte. Evet sakin bir yapım vardı ama çoğu zaman fazla çenebaz olabiliyordum. Bu yönümü Kuzey fazlasıyla tanımıştı. Sakin tavırlarımın aksine ara sıra gün yüzüne çıkardığım çenebaz tavrımı tanımıştı. Çoğu kez ona papuç bırakmıyor olmam onu eğlendiriyor gibiydi. Sanki onunla dalaşıyor olmam onu oyalıyor gibiydi. Bu yönümü de biliyordu. Ama daha önce hiç inatçı ve kararlı yönümü görmemişti. Tanımamıştı da haliyle.

İnsanları kırmamak için hep onlara yumuşak davranmaya çalışırdım. İlla benim dediğim olmalı diye düşünen tiplerden pek değildim. Ama gerçekten kararlı bir insandım ve bu kararlılığımın sebep olduğu bir inatçılığım hep vardı. Yerine göre fazlasıyla hırslı bile olabiliyordum. Azimli işte.

Bu gün, daha doğrusu bu gece Kuzey beni gerçekten tanımıştı.

Ben hep onu tanımadığımı iddia ediyordum. Bilmediğim bir çok yönü olduğunu düşünüyordum ama bazen onu anlıyordum. Onun beni tanıdığını sanıyordum ama her geçen gün o da benim hakkımda bir şeyler öğreniyordu ve ben bu gece bunu fazlasıyla anlamıştım.

Ben onun kendisini bana açmasını istiyordum ama ben tam anlamıyla kendimi ona açamamıştım. Tam anlamıyla tanımadığı birine güvenemiyor olmasını anlayabiliyordum. Ben de onu tanımıyordum ama ona sebebini bilmediğim bir şekilde, oldukça güçlü bir güven duygusu besliyordum.

İşte bu gün Kuzey her şeye ılımlı bakan, insanların mutluluğunu ön planda tutan İlkim'in diğer yönü hakkında da bir fikir sahibi olmuştu. İnatçı ve kararlı bir İlkim. Neredeyse uçağın havalanma vakti gelene kadar beni geri göndermeye çalışmıştı. Taksiye almamaya çalışmıştı. Beni kovmuştu. Hatta kovması işe yaramayınca beni kırmaya çalışarak onunla yapamayacağımı anlamamı ve kendi isteğimle vaz geçmemi istemişti ama olmamıştı. Evet her saniye beni istemediğini belirterek kalbimi kırmıştı ama onun için ''değmez'' diye düşünmemiştim. Oysa o böyle düşünmemi istemişti. İşi inata bindirmiştim ama bunun tek sebebi onunla olmak istediğime gerçekten kendimi inandırmamdan kaynaklanıyordu. 

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now