45. Bölüm ☁ Oyun Bitti

19.5K 1K 46
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Gece İpek bana ateş düşürücü birkaç ilaç vermişti. Ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar bilincimi iyice laçka etmişti. Beynim bebek maması kıvamındaydı ve sanki birileri ayran gibi çalkalayıp duruyor gibi hissediyordum. Gözlerimin etrafı sızlıyordu.

Ama bence ağrılarımı kesen şey kesinlikle belime sımsıkı dolanmış olan sert kollar ve yüzümü dayadığım sert göğüstü. Bir eli belimden sımsıkı tutarak beni kendine yaslarken diğer eli saçlarımın altından enseme sabitlenmiş ve yavaş yavaş okşuyordu. Neredeyse bütün gece hiç uyumamıştı. Nefes alış verişlerini her an saç diplerimde hissetmiştim.

Ben ara sıra ilaçların etkisiyle uykuya dalıyordum ve her uyandığımda Kuzey bana böyle sarılmaya ve yavaş yavaş okşamaya devam ediyordu. Bazense üzerime serdiği ıslak bezlerin ısındığını fark edip tekrar ıslatıyordu. Soğuk soğuk terlememi umursamadan, terden nemlenmiş saçlarımı umursamadan saçlarıma derin öpücükler bırakıyordu. Normalde kulağa tiksinç geldiğini farkındayım ama belli ki o tiksinmiyordu.

Sabah biraz daha kendime gelmiş gibi hissediyordum. Bütün gece Kuzey'in kokusu ve nefes alışverişleri bir kalkan gibi acılara karşı beni korumuş gibiydi. Ne zaman uyandığımı hissetse ensemdeki eli omzumu okşamaya başlıyor ve ben rahatlayıp, mayışıp tekrar uykuya dalana kadar saçlarımın arasına bir şeyler fısıldıyordu.

Sabah bana kendi elleriyle kahvaltı yaptırırken salakça gülümsemeden edemiyordum. Ağzıma bir şeyler koyuyor ve ben çiğneyene kadar bekliyordu. Uyuşuk bir şekilde çiğnememe laf bile etmiyordu.

''Senin yüzünden hep hasta olmak istiyorum. Bu çok hastalıklı bir düşünce,'' diye sızlandığımda gülerek ağzıma bir parça daha ekmek koymuştu.

''Borcumu ödüyorum,'' dediğinde karşımda ilk defa bu kadar samimi olduğunu düşünüyordum. Gerçekten benimle ilgileniyordu.

''Ah! Bana olan borcunu ödeyemezsin! Bunu hep istiyorum!'' dedim ve hafifçe gülerek devam ettim. ''Borcunu ödemek istiyorsan bana bunu her sabah yaşatman lazım,'' dediğimde hiç beklemediğim bir cevap vermişti.

''Bunun için her sabah yanımda olman lazım.'' Evet, kesinlikle kalbim ikinci bir kurşun yarasına ev sahipliği yapıyordu. Ama bu kurşun tamamen Kuzey'in kelimelerinden oluşuyordu.

''Güzel fikir,'' diye mırıldanırken sesimin hayran hayran çıkmasına engel olamamıştım ama açıkçası engel olmaya da çalışmamıştım. Kesinlikle hayatımda duyduğum en güzel fikir buydu.

''Ama bu imkansız,'' dediğinde eli yine çeneme gitti ve avuç içini yanağıma bastırdı. Hafifçe okşayınca bende kedi gibi sırnaşmadan edememiştim. Başımı biraz daha yana eğip yanağımı eline sürterken gözlerimi kıstım.

''Nedenmiş?'' diye sızlandığımda elini hafif hareketlerle çekti.

''Hayatın boyunca yanında olmak isterdim. Ama olamam. Bu benim elimde değil,'' dediğinde yüzündeki garip ifade kalbimin kelimelerden oluşan bu çığın altında kalmasına sebep olmuştu. Ölümden bahsetmesi canımı sıkıyordu.

Onun ölmesini düşünemiyordum bile. Adıyla ölümü aynı cümlede bile kullanamıyordum. Bunu düşünürken bile gözlerim yanıyor, burnumun ucunda hafif bir sızı oluşuyordu. Açık kalp ameliyatı oluyormuşum gibi hissediyordum. Hemde narkoz bile verilmeden. Açık açık birinin elini göğüsümden daldırıp kalbimi içeriden çekip aldığını düşündüren bir acıydı bu.

Düşünmesi bile zorken öpmeye kıyamadığım her zerresini toprağa emanet edemezdim. Bu dünyada onun sıcaklığı olmadan tehlikelerle nasıl başa çıkardım?

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now