48. Bölüm ☁ Kovalamaca

18.4K 1.1K 82
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Selam kızlar. Final bölümünü Kuzey'in ağzından yazmayı düşünüyorum. Sizce nasıl olur? 

Sizce kimin ağzından yazayım?

-İlkim

-Kuzey

Yiğit cebinden çakmağını çıkartırken gözlerim onun arka tarafında kalan hareketliliğe kaymıştı. Bize doğru yaklaşan birileri vardı. Gözlerimi sımsıkı yumup açtıktan sonra görüş alanımda netleşmeye başlamıştı. İşaret parmağını dudağına götürüp bize yaklaşmaya devam ederken mutluluktan ölmek üzereydim. Gelmişti!

Belki biraz, çok az gecikmişti ama gelmişti. Beni bulmuştu!

Kuzey arkadan Yiğit'e yaklaşmaya devam ederken gülümsememek için kendimi zor tutuyordum. Arkadan yavaşça Yiğit'in omzuna dokundu. Yiğit ona doğru dönerken daha ne olduğunu anlayamadan yüzünün tam ortasına sert bir yumruk yemişti.  Yiğit geriye doğru sendelerken Kuzey Yiğit'i yakalarından tutup çekti. Yiğit'in şaşkınlığını hissedebiliyordum.

''Sen...'' diye geveledi Yiğit şaşkınlıkla. 

''Ya, ben,'' dedi Kuzey alayla sırıtarak. Bir yumruk daha atmıştı. Sinirli gibi değildi ama oldukça öfkeli duruyordu. Yiğit ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Afallamış duruyordu. Üçüncü yumrukta kendine geldiğinde o da Kuzey'e bir yumruk geçirmişti. Ama Kuzey'in yumrukları kadar etkili görünmüyordu.

''Hain,'' dedi Yiğit bir yumruk daha atarken. Hain mi? Önümdeki sahnenin ciddiyetine aldırmadan hafifçe kıkırdadım. Eski Türk sinemalarını andırıyordu. Hain. Seni kahpe.

''Ona zarar vermeye çalıştın!'' dedi Kuzey öldürücü bakışları eşliğinde. Bakışlarından çok boğuk çıkan sesi tehlikeli geliyordu. ''Hayatımda değer verdiğim ilk kadını zaten çaldınız. İkincisine izin vereceğimi mi düşündünüz lan?'' derken bu cümleye ne tepki vereceğimi şaşırmıştım.

Şimdi 2. kadın mı olmuştum.

Hayır ya! Bu sadece bir zamanlama hatasıydı. Sadece... Yaren Kuzey'in hayatına daha önce girmişti. Bu gerçeği değiştiremezdik. Ama şu anda ben vardım. Ne zaman girdiğimin ne önemi vardı? Ve haliyle şu anda değer verdiği tek kişi oluyordum! Yine de her halükarda bu cümleyi istediğim gibi yorumlamak bana kalmıştı.

Yiğit en sonunda aldığı darbelerle iyice sersemleyip yere düştüğünde Kuzey karnına birkaç tekme daha atmıştı. Yiğit'in çenesine doğru süzülen kanı görmek beni tatmin ediyordu. Onlar benimde kanımı çok akıtmışlardı. Şimdi onlara acıyacak falan değildim! Sinirle kirpiklerimi kırpıştırdım. Kuzey yere düşen Yiğit'in eline basarken tekrar öfkeyle tısladı.

''Ona bu ellerle zarar vermeye çalıştınız ha? Artık arkanızı iyi kollayın. Bu burada bitmedi! Elinizi kırıp götünüze sokacağım gün yakındır,'' dedi ve yüzüne sert bir tekme geçirip yanıma yaklaşmaya başladı. Arkama geçip bileklerimi çözmeye uğraşmadan bıçak gibi bir şeyle ipi kesmişti. İp üstüme resmen bir ağ gibi dolanmıştı. Kuzey'in yardımıyla ayağa kalkabildiğimde belimin ve bazı eklem yerlerimin hala sızladığını hissedebiliyordum. ''Yürüyebilecek durumda mısın?'' dedi gözleri yüzümde gezinirken. O kadar mı kötü görünüyordum? Hafifçe başımı salladığımda yüzünden küçük bir gülümseyiş geçmişti. 

En sonunda ikimizde bulunduğumuz ortamı fark ederek kendimize geldiğimde dudaklarıma minik bir öpücük kondurmuştu. Hey, dudağım çatlak içindeydi! Parmaklarını parmaklarımın arasına geçirip elimi tuttuğunda bu hissi ne kadar özlediğimi fark etmiştim. Büyük adımlarla ilerlemeye başladığında tam Yiğit'in yanından geçerken durmuştum.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now