23. Bölüm ☁ Sarılmak

30.2K 1.3K 43
                                    

Bir dahaki bölüm yorumunu en çok sevdiğim kişiye ♣ 

''Bak bu benim küçük bir kafese tıkılmadan önceki son zamanlarım. Ben bu anları iliklerime kadar özgür hissederek geçirmek istiyorum. Sanki bütün dünya benimmiş gibi yaşamak istiyorum. Ben bu gün yaşamak istiyorum. Ve sende yanımda ol istiyorum. Çünkü benim bütün yakınlarım hayatın kargaşası içinde kendini kaybetmiş insanlar ve onlar asla bana ayak uydurabilecek kadar çılgın değiller. Ama sen benim gibisin,'' diyen Kuzey'e tek kaşımı kaldırarak baktım. Bu gün gözüme gerçekten küçük bir çocuk gibi geliyordu ve ben onu böyle görmeye hiç alışık değildim. Annesinin onun için hazırladığı katın hazırlıkları biter bitmez hayatta kalma mücadelesi vermeye başlayacaktı.

''Ben? Senin gibiyim? Saçmalama,'' dediğimde hafifçe saçlarını karıştırdı.

''Bunu dışarıdan bizi izleyen birine söylesem o da güler geçer ama istersen bu gün çok eğlenebiliriz,'' dediğinde tekrar güldüm ve kollarımı göğüslerimin üzerinde birleştirdim.

''Bu gün şu gizemli çocuk tavırlarına bir son mu verdin?'' dediğimde dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı.

''Benim öyle bir tavra büründüğüm falan yok. Sen gözünde çok büyütüyorsun. Hadi gel benimle,'' demesiyle elimden tutması bir olmuştu. Önden koşarken bende arkasından koşarak ona ayak uydurmaya çalışıyordum ama bu o kadar imkansızdı ki. ''Hadi atla,'' demesiyle kaşlarım tekrar kalkmıştı.

''Gelmiyorum ben hiçbir yere. Hele bu şeyle asla!'' dediğimde kaşları hafiften çatılmıştı.

''Geliyorsun,'' dedi kendinden oldukça emin bir tavırla.

''Ya gelmiyorum ya. Hem sen bunun üstünde dengede durabilecek misin ki birde beni sürüklemeye çalışıyorsun? Salak. Git başımdan,'' deyip elimi kurtarmaya çalıştığımda tekrar bileğimden tutmuştu. ''Emin ol çok uzun zamandır motosiklet sürüyorum,'' dediğinde gözlerimi kıstım. ''Uzatma artık. Al şunu,'' diyerek kaskı sert bir şekilde kafama geçirmesiyle küçük bir çığlık attım. ''Ne o? Kalın kafan hasar mı aldı?'' dedi ve kapı çalar gibi kaskın tepesine vurdu.

Onun binmesiyle bende arkasına bindim ve ellerimi karnının üstünde birleştirdim. En azından kask takmayacak kadar uçuk biri değildi. Motosiklet hızlanmaya devam ederken ben ona arkadan daha çok yapışmıştım.

''Ne biçim sürüyorsun ya. Yavaşla,'' diye kulağının dibinde bağırdığımda cevabı gecikmemişti.

''Bana bunu eyeliner bile sürmeyi beceremeyen bir kız mı söylüyor? Kapa artık çeneni,'' dediğinde ses tonundan hafifte olsa güldüğünü anlayabilmiştim. En sonunda motosiklet durduğunda Kuzey benim inmemi beklemişti.

''Neresi burası?'' dedim kaskımı çıkartırken.

''Önce biraz sakin başlayalım diye düşündüm. ''Biraz hızlı gitmiyor muyuz?'' diye mıymıylanmanı istemedim,'' demesiyle gözlerimi sinirle kırpıştırdım. Ne dengesiz bir herifle karşı karşıyaydım? Az önce pamuk şeker gibi, çocuksu tavırlarıyla ''Ye beni,'' diye bağırırken şimdi elimin tersini ağzına geçirmek istiyordum.

''Siz serseri herifler illa motosiklet kullanmak zorunda mısınız? Motosikler kullanmak sizin için bir gelenek falan mı?'' dediğimde hafifçe başını arkaya atmıştı.

''Hayır. Sadece daha özgür hissettiriyor,'' dediğinde güldüm.

''Ve tehlikeli. Ölümle burun buruna olmak size neden bu kadar zevk veriyor?'' dediğimde bir süre duraksamıştı. Dediğim şeyi farkına varmamla bende sessizleşmiştim. Bunu bilerek dediğimi düşünmesini istemiyordum ama çoktan demiştim işte.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now