20. Bölüm ☁ Teselli Öpücüğü

32K 1.4K 37
                                    

Ay ilk olarak bir şey demek istiyorum :D Öncelikle diyeceklerimi oturma organlarından anlayacaklar varsa hiç okumasınlar. Bakın ben hiç kimseye antilik yapmıyorum ya da bir fan grubunu ergen topluluğu olarak görmüyorum diğerlerine göre. Az önce -sadece bu hikaye değil-  gelen yorumlara bakıyordum. Mesela bu ZG'de çok oluyor. Ne zaman atarlı bir kavga sahnesinde erkek romantik odun kıvamına gelse bazı arkadaşlar ''Hrryyyy Stylss'' diye yorum yapıyor. Fanfic okumuyorum. Çok gıcık olurum gerçekten :D Yazdıklarım her fan grubuna açık ama lütfen şöyle yorumlar atmamaya çalışın. Geçen bir dialog size başka bir kurgudan bir karakteri anımsatabilir ama belkide ben yanlış anlıyorumdur bilmiyorum ama yapmassanız sevinirim. En çok olanından yaptım yanlış anlaşılma olmasın.

Yen, kapak hakkindeki yorumlarınızı bekliyorum :*

Kapının açılmasıyla birlikte başımı daha çok yastığa bastırırken bir yandan da tam anlamıyla açmadığım göz kapaklarımın arasından içeriye giren İpek'e bakıyorum. Yere savurduğum ceketimi eline alıp ters ters bakarken odanın içindeki eşyalarımı kucağına toplamaya başlamıştım. 

Dün gece odaya girdiğim gibi fırlattığım ayakkabılar, çanta, ceket ve elbise. Hatta küçük tokalar. Kucağındakileri yatağımın çaprazında kalan koltuğun üstüne koyarken sıradaki hamlesinin yorgan çekmek olduğunu bildiğimden yorganımı daha çok sahiplenircesine kendime doğru çekmiştim. Kafamıda yorganın içine gömerken o hala yorganı çekmeye çalışıyordu.

Huysuz bir şekilde mırıldanarak arkama döndüğümde pes etmeyeceğini anlamıştım. Dün gece ben geldiğimde film izlerken uyuya kaldığını görmüştüm ve ses çıkarmadan odama çıkmıştım. O yüzden dün geceden sonra neden bu halde olduğumu merak ediyor olmalıydı.

''Ya bıraksana kızım şu yorganı,'' diye söylendiğinde onun göremeyeceğini bildiğim halde huysuzca omuzlarımı silktim. Bu sabah bu yataktan çıkmak falan istemiyordum. Uzun bir süre kimseyle yüzleşmek istemiyordum. İpek'le bile! Hatta sadece bir şişe suyla aylarca bu yatakta yaşam savaşı bile vermeye razıydım.

''Of! Gider misin başımdan?'' diye sert bir sesle çıkıştığımda bu tavrımın onu daha da meraklandırdığını fark etmemle kendime kızmaya başlamıştım bile. Ne olurdu sanki hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey olmuyormuş gibi davranabilseydim.

''Ne olduğunu anlatmadan gitmem! Yatmak sana ne gibi bir güç veriyor olabilir ki?'' dediğinde gerçekten ona şaşırmıştım. Yatmak herzaman güç verirdi. En önemlisi ben saran bir yorganım vardı ve sıcacıktı. Onun soğuk bakışlarından daha çok ısıtıyordu içimi. Tamam belki biraz abartmış olabilirim ama gerçekten ısınmama yardım ediyordu. Yani yorganların zaten ısınmak için kullanıldığını tabii ki biliyorum ama ısıtıyor yani! Saçmalama İlkim!

''Dinlenmek istiyorum. Hiçbir şey olmadı. Sadece yorucuydu ve çok yoruldum,'' diye hiç içinde bulunduğum ruh halinden beklenmeyecek bir şekilde uzun bir açıklama yapmış olmam beni de şaşırtmıştı ama hepsi sadece iki dakikalığına başımda ötmeyi kesmesi içindi!

''Bana yalan söyleme,'' diye meraklı bir şekilde çığlık attığında bir anlık boşlukla yorgan avuçlarımın içinden kayıp gitmişti ama inatla yüzümü ona dönmemiştim. Üstümden atlayarak yatağın boş tarafına yatarken yüzümü görmüş olmuştu. ''Ay kezbanım benim. Bu yüzünün hali ne annem senin? Sen dün gece makyajını temizlemeden mi yattın? Ne sanıyorsun ki? Sen uyku moduna geçince cildin makyajı kendi mi temizleyecek?'' dediğinde yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. En azından yalnız olmamak bile güzeldi.

Etrafımda insanlar vardı ama yalnızdım. Bu daha kötüydü.

''Çok mu kötü?'' dedim kıkırdarken. O da bir an güldü ama sonradan duraksadı.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now