47. Bölüm ☁

16.9K 989 113
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Ah, kesinlikle bir Amerikan filminin içinde olmalıydım. ''Dostum'' ya da ''Bebeğim'' diyerek ortalıkta dolaşan siyahiler yoktu ama kesinlikle kendini amerikan mafyası sanan iki tane dağ ayısı vardı!

Tekrar yüzüme çarpılan soğuk suyla titreyerek kendime geldiğimde bulanıkta olsa etrafımı görmeye başlamıştım. Yiğit elindeki kovayı yere bırakırken arkaya doğru çekilmiş Levent tekrar dibime kadar gelmişti. Kafamı yattığım yerde yana doğru yatırırken görüş alanımda artık bir tek Levent vardı.

Bir dakika. Ben nerede yatıyordum?

Eski bir tahta parçasının üzerinde yatıyordum. Bileklerimin başımın iki yanında duran kazık gibi şeylere bağlanmıştı. Sızlayan bileklerimi kendime doğru çektiğimde kalın iplerin fazla sağlam bağlandığını anlamıştım. Otururken kendimi kesinlikle daha güvende hissediyordum. Bunlar beni neden yatırıpta bağlamıştı? Hayır, düşündüğüm şey olamaz değil mi? Sırf beni konuşturmak için böyle bir şey yapmazlar!

Eteğim yoktu. Beyaz bluzum yoktu. Altımda siyah bir tayt vardı. Ve koyu gri, bol bir tişört. Üstümü bunlar değiştirmiş olamazlardı! Olamazlardı!

Bu düşüncenin verdiği dehşetle bu sefer ayaklarımı kendime çekmeye çalıştım ama ayak bileklerimin de etrafını saran kalın ipleri hissetmem uzun sürmemişti. Dehşet içinde tekrar kıvranmaya başladığımda tekrar ıslanmış olan saçlarım iyice yüzüme yapışmıştı.

Bileklerimde ki acıyla iniltilerim boğuk bir hırıltıya dönüştüğünde Levent'in keyifle beni izlediğini gördüm. Amacına ulaşıyor olmak onu keyiflendiriyordu. Sonunda beni korkutmayı başarmıştı. Beni korkutup bu işin içinde kimler olduğunu söylememi bekliyordu.

Belki normal şartlar altında bu yoğun korkuyla ötebilirdim ama onların hepsi benim için farklı farklı ve çok fazla değerliydi. Biri sırılsıklam sevdiğim erkekti diğeri çocukluk arkadaşımdı. Batıkan'la aramda yoğun bir bağ yoktu ama en başından beri bana iyi davranıyordu! Diğerleri zaten pek umurumda değildi. Ama bu başlı başına olan kişiler benim için çok değerliydi! Hiçbirinin adını bile vermek için ağzımı kesinlikle açmazdım!

''Demek sonunda ses vermeye başladın ha?'' diyerek bana yanaşan Levent'i umursamadan debelenmeyi bıraktım. Korktuğumu görmesine gerek yoktu. ''Konuşmuyor muyuz? Küstün mü?'' dediğinde başımı öbür tarafa yatırarak daha fazla yüzüne bakmak istemediğimi belli ettim. Onun yüzünü görmek mide asidimi devreye sokuyordu ve bu acı sıvı boğazımı tırmanmak için zaman kolluyordu.

Bu sefer korktuğum şeyi çoktan anlamış olacak ki burnunu ıslanmış saçlarıma götürdü ve hafifçe saçlarımın arasında gezdirdi. Korkuyla bütün hücrelerimin ürperdiğini hissedebiliyordum ama en ufak bir tepki bile vermemek için tek yapabildiğim korku ve sabırla dişlerimi birbirine bastırmak olmuştu. Başımı ondan ters tarafa daha çok çevirmeye çalışmamla eliyle ensemi kavradı ve yüzümü yüzüne çevirmek zorunda kaldım.

''Naz mı yapıyorsun orospu?'' dediğinde gözlerimden bir alev yükseldiğini hissedebiliyordum. Gözlerim kısa bir süreliğine arkasında dikilen Yiğit'e kaydı. Bu Kuzey'den beni kıskanmamış mıydı?

İşte bu itlerin adamlığı bu kadardı! Gözlerine bir kız kestiriyorlardı ve kendilerine tapulanmış bir mal gibi davranmaya çalışıyorlardı. Yaptıkları sahiplenme ya da koruma iç güdüsünden değil sadece sarsılmaz egolarından kaynaklanıyordu. Lafa gelince adamlıklarına rakip tanımıyorlardı ama gerçek buydu.

Zaten benim ondan hiçbir beklentim yoktu.

Nasıl olsa er ya da geç Kuzey beni bulacak ve kurtarmaya gelecekti. Belki bunların elinde çok dayanmazdım ama ölü ya da diri... umurumda bile değildi. Eninde sonunda gelecekti!

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin