12. Bölüm ☁ Hırsız

35.3K 1.4K 42
                                    

Onu rahatsız etmemeye özen göstererek yavaşça yorganı kaldırıp yatağın içine girdiğimde derin bir uykuda olduğunu anlayabilmiştim. Normalde her zaman keskin ve sert duran yüz hatları o kadar çok gevşemişti ki... Çok masum bir görünüşü vardı.

İşsret parmağımı bastırmaya çalıştığım büyük bir istekle onun hafifçe sarkmış alt dudağına dokundurduğumda bu yumuşak ve sıcak dudakların nasıl parçalayacak derece de sert öptüğünü ve bunu her yaptığında damarımda akan kanı bile dondurduğunu düşünüyordum.

İşaret parmağım en ufak bir hataya bile yer vermeyen yüz hatlarını küçük dokunuşlarla ezberlerken hissetmeye çalışıyordum. Bir erkeğe göre fazla kusursuz olan burnunda işaret parmağımı sürüklemeye başladığımda burnunu kırıştırarak huylandığını belli etmişti.

''Nesin sen? Kimsin?'' diye fısıldadım gecenin sessizliğine doğru. ''Başka  gezegenden gelmiş bir uzaylı falan mısın? İnsanın geçmişi olmaz mı? Neden bu kadar yalnızsın? Yoksa ailesini yüzyıllar önce kaybetmiş bir vampir misin? Koca dünyada nasıl yalnız kalmayı başardın? Yoksa zavallı bir evsiz misin? Galiba en basiti bu. Peki nasıl bu kadar meraklanmama sebep oluyorsun? O koyu ela gözlerinin perdelediği gizem ne? Ne saklıyorsun herkesten, hatta kendinden bile?'' diye fısıldamaya devam ederken aslında saçmaladığımı farkındaydım ama sadece konuşmak istiyordum.

Karşınızdaki insanı tanımanız için önce onunla sağlıklı bir irtibat kurmak gerekir ama Kuzey o kadar bencil ki onunla hiçbir şekilde iletişime geçmeme izin vermiyor. Kendi hakkında hiçbirşekilde konuşmadığı gibi bu halleri beni daha da fazla meraklandırıyordu. 

Uyandırmamaya özen göstererek yavaşça kolunu kaldırıp kolunun atlına girerken başımı ılık ve sert göğüsüne yaslamıştım. Kolunu omzumun üstnüden sarkıtırken kendimi bir yabancının kollarında nasıl bu kadar güvende hissettiğimi düşünüyordum. Hiç tanımadığım birine bu kadar güveniyor olmam cahilceydi ve sanırım onu sevmek hayatımda yaptığım en büyük cahillikti.

Kolumu karnının üstünden attırıp hafifçe ona sarıldığımda o da hafiften kıpırdanmıştı. En ufak bir hareketim bile onu huysuzlandırmaya yetiyordu.

Onunda o kadının yaptıklarından haberi olmadığını düşünüyordum. Belki de sormamalıydım. Haberi varsa da belli ki bir amacı olduğu için böyle yapıyordu ve amacını öğrenmemin en kolay yolu buydu.

Ağzımda ekşi bir tatla uyandığımda göz kapaklarımın üstünde filler tepiniyor gibi hissediyordum. Kolumu hafifçe hareket ettirdiğimde onun sert gövdesini değil yatağın yumuşak yüzünü hissetmiştim. Gözlerimi hafifçe aralayıp etrafıma bakındığımda ortalıklarda olmadığını fark etmiş ve bir kabustan uyanır gibi yatakta sıçrayarak oturur bir hal almıştım.

Gitmişti.

Hiçbir şey demeden gitmişti.

Üstelik dün gece onun haberi olmasa da sarılarak uyumuştu ve o neden onun yanında yattığımı bile sorgulama gereği duymadan gitmişti. Nasıl bu kadar umursamaz ve koy vermiş davranıyor olabilirdi ki?

Huzursuz bir şekilde yataktan ayaklarımı sarkıttığımda midemin bulanmaya başladığını fark etmiştim. Stres altındayken bu hep olurdu ve yine olmuştu işte. Onun bu halleri bende böyle bir etki yaratıyordu. Onun tek yaptığı hiçbir şey demeden çekip gitmekken ben onun bana bıraktığı sessizliğin altından canımı yakabilecek bütün anlamları çıkartabiliyordum.

Odama gitmek yerine aşağıya inmek için merdivenlere yöneldiğimde İpek'in kapısının önünden geçerken gözlerim aralık kalmış kapıdan içeriye kaymıştı. İpek'te hala uyuyordu. İsteksiz adımlarla merdivenlerden inmeye başladığımda aslında Kuzey'in çoktan gittiğini farkındaydım ama sanki buralarda bir yerlerdeymiş gibi hissediyordum. Ama tabi ki değildi.

Gel de Sil İzleriniOnde as histórias ganham vida. Descobre agora