2. Bölüm ☁ Ukala Dümbeleği

64.1K 2.7K 128
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥


Kapının birden otomatik bir şekilde açılmasıyla gözlerimi kırpıştırarak derin bir nefes aldım. Nazik bir şekilde gülümsemeye çalışarak içeriye girdim. Hasta hafif oturur pozisyon almış ama karnında yarası olduğu için fazla doğrulamamıştı. Onun alaycı ve sindirici bakışları altında sıcak ve sevecen bir tebessüm takınmaya çalışmıştım suratıma.

Fakat bu adam bana o kadar değişik bakıyordu ki gülümsemem resmen içimde solmuştu. Alayla kaşlarını kaldırmış ve dudağının kenarını çarpıkça yukarıya doğru kıvırmıştı. Bu yüz ifadesi altında pek sevecen olamayacağımı farkındaydım. Adaman alaycı bakışları sinirlerimi bozmaya başlamıştı bile!

Kesinlikle az önce tatlı bulduğum kişi gibi değildi çünkü şu anda olumlu hiçbir yönünü göremiyordum. Ama hata bu sefer gerçekten bendeydi. Benim hala bir şey yapmadığımı resmen bakışlarıyla hatırlatıyordu ama bir türlü normale dönemiyordum.

Adamı sapık gibi uzaktan seyredersem tabii kendini böyle bir şey sanar! Hata tamamen sende İlkim! Boşuna adama kızma! İçimden umutsuz bir şekilde kendime sövmeye devam ederken yinede nazik olmasına özen gösterdiğim bir şekilde gülmeye çalıştım ve minik adımlarla yatağa yaklaştım. 

Adamın yüzüne bakmamaya özen göstererek baş ucuna geçtim ve serumuna uzandım. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum çünkü bakışları olası bir durumda anında üzerimde duruyordu. Onun bakmadığı anları kollayarak serumu değiştirirken tepeden ona bakıyordum. Açık kahve saçları vardı ve kesinlikle oldukça yumuşak duruyorlardı.

''Ne çok düşünce var kafanda,'' dedi Kuzey denen adam. Birden işittiğim bu sesteki kelime yığınını ilk başta anlayamamıştım ve hala bana bakmayan adama çevirmiştim gözlerimi. ''Saçları güzelmiş.'' diye geçirdim içimden. Ama sadece içimden geçirdim yani.

''Bana mı dedin?'' dedim şaşkınca yüzüne bakarken.

''Ne yazık ki. Rahatsız ediyorsun beni. Ya şu kafanda ki düşünceleri uzaklaştır benden ya da direk kendin uzaklaş. Çok düşünen insanları sevmem,'' dedi ukala bir ses tonuyla. Gerçekten şaşkınığın doruklarına emin basamaklarla tırmanıyordum. Ne kadar ukala bir şekilde konuşuyordu!

''Anlayabiliyorum tabii! Düşünmeden konuşmana bakılırsa kendine düşünme fırsatı vermiyorsun. Zaten bu eylemi gerçekleştirebileceğini de düşünmüyorum,'' dediğimde hafifçe gülerek bir nefes aldı ama hala bana bakmıyordu.

''Bir şeyleri düşünmemen şaşırtıcı,'' dediğinde bu sefer ben güldüm.

''Şaşırtıcı bir şeyler göremiyorum,'' dediğimde hala direk karşısına bakıyordu. Sanki benimle değilde duvarla konuşuyormuş gibi bir izlenim oluşturuyordu.

''Bazı insanlar çok düşünür. Karşısındakini de bilincini de boğacak şekilde,'' dediğinde bir süre ona baktım. Çok düşünmek kötü bir şey miydi? İnsanlar çoğu eylemi düşünerek gerçekleştirirdi. Mesela o da benimle konuşurken söyleyeceklerini mutlaka düşünüyor olmalıydı. Değişik bir mizacı vardı.

''Bence sen çok düşünen insanları değil düşünceleriyle boğan insanları sevmiyorsun?'' dedim tek kaşımı kaldırarak. Neden onu anlamaya çalıştığımı anlayamıyordum ama tamda onun istediğini yapacaktım. Bunun sebebini düşünmeyecektim.

''Bilmem, haklı olabilirsin ama gördüğüm kadarıyla sende düşünmüyorsun. Boğulmayı tercih ediyorsun,'' dedi Kuzey bu sefer tenezzül edip kafasını kaldırmış ve ela gözlerini gözlerimle buluşturmuştu. Ela gözlerindeki yakıcı sıcaklık benim gözlerimden içeriye üzülmeye başladığında bu gözlerle bu kadar ani bir şekilde karşılaştığım için ona kızıyordum.

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin