10. Bölüm ☁ Tutku ve Tehlike

37.7K 1.5K 57
                                    

Şu an güncel olan hikayelerim, Geçmişten Gelen ve Arı Kovanı'na bir şans vermenizi tavsiye ederim ♥

Çok mu ileri gidiyordum, bilmiyorum ama o an ne yapmak istiyorsam onu yapıyordum.

Neredeyse yarım saate yakındır arabanın içinde oturmuş kendimle kavga ediyordum. Bir daha mahalleye gelmemem gerektiğini farkındaydım ama sonuçta bu çok farklı bir şeydi. Onun istediği zaman bana ulaşabilmesi ama benim ondan bir haber kalmam oldukça saçma ve adaletsizdi.

Bir oyuncak konumunda olmak istemiyordum. Benimde istediğim zaman istediğim şeyleri yapabileceğimi görmesini istiyordum ama bir yandan da korkmadan edemiyordum. 

En son peşinde silahlı adamlar vardı ama onları etkisiz hale getirebilmişti fakat peşindekiler onun yaşadığı mahalleye kadar gelmişken mutlaka ona bunun hesabını soracaklardır. Sonuçta onlar sadece o günlüğüne etkisiz hale gelmişlerdi. Belkide çoktan onun peşine düşmüşlerdir.

En sonunda arabadan inip tekrar dar sokakta ilerlemeye başladığımda bir yandan da korkuyla etrafımı izliyordum. Gözlerim eski duvarların üzerindeki, çoğu küfürlü, yazılara takılırken tek istediğim bir an önce Kuzey'in kapısını çalabilmekti.

Yanımda kucağında çocuk olan bir kadın geçerken gözlerim ister istemez ona kaymıştı. Eski bir kundağa sarılmış küçük bir bebeği kucağına almış ve eski başörtüsünü arkadan bağlamıştı. Üstünde sökülmüş bir hırka ve eski bir etek vardı. Kadında bana ve üstümdekilere aynı benim ona baktığım gibi garipsercesine bakınca kendimi çok değişik hissetmiştim. 

Derin bir nefes alıp hızlıca yürümeye devam ederken bu sefer üç kişilik bir erkek grubu belirmişti sokakta. Üstlerinde eski tişörtler ve sökülmüş kotlar vardı. Oldukça... bakımsızdılar. Edepsiz bir şekilde süzüldüğümü farkındaydım ama yine de tek başıma hiç bilmediğim bir mahallenin ücra köşesinde olay çıkaracak değildim.

Bu mahalle ve buradaki insanlar bana o kadar yabancıydılar ki. Kendimi o kadar farklı hissediyordum ki. Akvaryumundan çıkmış bir balık gibi. Uzay mekiğinden inmiş bir uzaylı gibi. Bu dünya benim dünyama o kadar yabancıydı ki... Sonunda Kuzey'in oturduğu küçük apartman gibi yerein önünde durduğumda derin bir nefes daha alarak içeriye girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım.

Zile bastığımda çalmaması üzerine bozuk olduğunu anlamıştım. Kapının tokmağını kavradığımda evde olmasını umuyordum. En azından buraya kadar gelmiş olmama değmeliydi. Kapı yavaş ama sert bir şekilde aralanırken resmen kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

''Yine ne ist... sen miydin?'' dedi Kuzey beni görmesiyle sesi alçalmıştı. Gözlerim onu analiz etmeye başladığında nefesimin kesilmeye başladığını hissedebiliyordum.

Altında sadece bir kot vardı ve üstü tamamen çıplaktı. Üstelik haklıydı. Gerçekten oldukça formda ve çekici bir vücudu vardı. Saçları yine alnının üstüne düşmüştü ve oldukça dağınık görünüyorlardı. Arkasını dönüp koridorda ilerlemeye başladığında onu biraz da arka profilinden taciz etmeye imkanım olmuştu.

Kendimi neden bir sapık gibi hissediyordum?

Bel girintisinde ufak bir çukur vardı. Hadi ama, kaç erkeğin belinde gamzesi olabilirdi ki? Üstelik televizyon haricinde şimdiye kadar hiçbir erkeği çıplak görmemiştim. Bu kadar forma ve yakışıklı bir erkeği...

Bende onun peşinden salona girdiğimde çoktan siyah, geniş, tek kişilik bir koltuğa yayılmıştı bile. Belinden düşecekmiş gibi duran pantolonu kasıklarının üzerinde zor tutunuyordu ve ben ilk defa bu kadar terbiyesizleştiğimi hissediyordum. Eli kirli sakalının kapladığı çenesine gitti ve hafifçe ofaladı. Eline buz torbasını alıp kaşının üstüne götürdüğünde anlayabilmiştim kaşının kanadığını.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now