16. Bölüm ☁ Yeni Biri

34.9K 1.3K 52
                                    

''İlkim!'' diye çoktan bağırmaya başlamış olan İpek'in sesiyle ellerimden destek alarak yataktan kalktım ve oturmaya başladım. Sıcacık yorganımı bırakıp kalkmak içimden gelmiyordu. Kapının pat diye açılmasıya İpek kendini içeriye atmıştı. Tam bir şey demek için açtığı ağzını beni uyanık görünce kapatmıştı. ''Madem kalktın niye gelmiyorsun kahvaltıya?'' dediğinde omuzlarımı silkerek kendimi tekrar sırt üstü bir şekilde yatağa bıraktım.

''İyi hissetmiyorum,'' diye mızmızlanmaya başladığımda bıkkın bir şekilde gözlerini devirdi ve birkaç adımda yatağımın kenarında dikilmeye başladı. Ellerini beline koyup otorite kullanmaya çalışmasına karşılık gözlerimi yumduğumda hızla ellerimi tuttu ve kollarımdan çekerek beni tekrar kaldırdı. 

Dolabımın kapağını açıp kıyafetlerimi tek tek kurcalamaya başladığında düzgün bir şeyler seçmesi için dua etmeye başlamıştım. Tamam moda anlayışı oldukça iyiydi ama bazen moda uğruna üşümeyi ya da pişmeyi göze alabilecek kadar aptallaşabiliyordu.

Yatağımın üzerine siyah uzun kollu bir penye atmasıyla onu izlemeye devam ettim. Koyu renk dar paça pantolonumu da atmasıyla bu gün şanslı olduğumu düşünmeye başlamıştım. Hem rahat hemde sıcak tutabilecek şeyler seçiyordu. Sonuçta kasım ayındaydık ve dışarıda donma gibi bir arzum yoktu. Onun tam aksine. Kapşonu olan uzun pançomuda dolaptan çıkardığında bana döndü.

''Gerisini halledebileceğini düşünüyorum. Çabuk giyin ve aşağıya in,'' dediğinde kalkmamı beklercesine gözlerini üzerime dikti. Sıkıntıyla ayaklarımı yataktan sarkıttığımda ayağını titretmeye başlamıştı bile. Oflayarak yataktan kalkabildiğimde gözlerimi kısarak gitmesini belirttim. Seçtiklerini üzerime giyerken çekmecemden eldivenlerimide çıkarmıştım. Kahverengi kol çantamın içine telefonumu ve gerekli olabilecek birkaç şeyi daha koyduktan sonra saçlarımı taradım ve kabarmasını engellemek için birkaç kere düzelttim.

Aşağıya indiğimde masada birkaç kahvaltılık şey ve melemen vardı. En azından birimiz erken kalkabiliyor ve gevrek hazırlamak yerine daha yenilebilesi şeyler hazırlayabiliyordu. Tamam sütlü gevreğide seviyordum ama bazen insan sıcak bir şeyler yemek istiyordu. İpek'i süzdüğümde bu gün yine rahatlığından ödün vererek üşüme kararı aldığını fark etmiştim. 

Kısa kot bir şort ve beyaz, salaş bir kazak giymişti. Büyük ve karışık bir figürü olan kolyesi oldukça uyumlu duruyordu aa ben olsam asla bu havada şort giymezdim. Acı olan ise şortun kazakların altında çok güzel durduğuydu. Kazak ve şort iddialı bir kombin olabilirdi ama bana göre şort yazlık kazak ise kışlıktı ve ben bunların aynı anda giyilebileceği bir mevsime şahit olmamıştım.

Hızla kahvaltımı yapmaya  başladığımda İpek telefonunda yine en son kafayı taktığı oyunda level bitirmeye çalışıyordu. Gülerek telefonumu elime aldığımda Kuzey'e mesaj atmak istediğimi fark ettim ama ona ulaşabileceğim bir numara yoktu. Bıkkın bir şekilde saate bakıp telefonu tekrar kapatırken İpek'in göz ucuyla bana baktığını gördüm ve kafamı eğdim.

Dizlerime kadar gelen çizmelerimi zorlukla giydiğimde eldivenlerimi de takmıştım. İpek'te dizlerine kadar gelen çizmelerini giymiş ve şortuyla neredeyse aynı boyda olan montunu giymişti. En azından üst tarafı üşümeyecekti. Saçlarını montundan çıkarıp omuzlarından sarkıtırken eldivenlerimi düzelterek arabaya doğru ilerlemeye başlamıştım.

Arabayı ben süreceğimden dolayı İpek yanımdaki koltuğa geçmişti. Bütün yol boyunca ikimizde sadece şarkıya eşlik etmiştik. Sadece bazı düşüncelerin beynimi kurcalamasına izin vermemek için başka şeyler düşünmeye çalışıyordum.

Aklım bu gün sadece dün gece Rana Hanım'ın ettiği teklife çalışıyordu. O teklifi kabul edersem hayatımda neler değişir hiçbir fikrim yoktu! Sadece bazı şeylerden vaz geçmem gerekiyordu. Mesela yıllarca girebilmek için çabaladığım bu hastaneden...

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now