GM | 9 | Kaynağı Belirsiz Bir Ses

3K 328 116
                                    

Odada yalnız kaldığım sırada beklediğim kişi Kuzey'di. Şimdi onu çağırmaya gidecektim. Kuruyan boğazımı rahatlatmak adına önümdeki sudan bir yudum aldım. Ayağa kalkıp kapıya yürümeye başladığımda arkamdan bir tıkırtı duyulmuştu. O ne Nora?

Yavaşça arkamı dönerek odanın içini süzdüm. Bakışlarım çalışma masanın arkasındaki raflarda sırayla dolandı. Görünürde bir şey yoktu.

Yeni bir tıkırtı sesi geldiğinde hızlı adımlarla masaya ilerledim. Ses buradan bir yerden geliyordu. Rafların arkasını, masanın altını, pencere kenarlarını ve dolabın içini kontrol ettim. Kimse yoktu. Ya da bakış açımı değiştirmem gerekiyordu.

Nefesimi tutarak odanın içini dikkatli gözlerle inceledim. Tıkırtı duyulması zor bir hâle bürünüyordu gittikçe. Ufak ufak gelen hışırtıları işitebiliyordum. Birkaç saniyeliğine sesler kesildi. Tuttuğum nefesimi dışarıya salarken bu sefer ritimli bir ses duymaya başlamıştım. Kapıyı tıklatan biri gibi.

Duvarın kenarına yaklaştım. Duyduğum ritimli tıkırdı duvarın arkasından geliyordu sanki. Kulağımı duvara yasladım ve sesi daha net işitebilmek için gözlerimi kapattım.

Arka tarafta hangi odanın olduğunu bilmiyordum ama ses oldukça uzakta geliyordu. Sanki sesin kaynağıyla aramda fazla mesafe vardı ve ses duvarlara çarpıp yankı yaparak buraya vuruyordu.

Tık tık tık... Tık tık... Tık tık tık...

Ritimde bir değişiklik yoktu. sesin kaynağı ise bir metaldi. Uğultu sese eşlik ediyor, esintinin olduğu bir ortamdan geldiği belirtiyordu. Duvar soğuktu, arka tarafta rüzgârın estiği ortadaydı. Ses ritmini bozulmuyor. Dinle... Tık tık tık...

''Dedektif,'' dedi en olmadık anlarda işittiğim ses.

Elimle yanıma gelmesini işaret ettim. ''Dinle, Kuzey.''

Kapalı gözlerin ardından, benim gibi kulağını duvara dayadığını sezebilmiştim. Sabırsız nefesi tenime çarparken koluna dokundum. ''Duyuyor musun?'' diye sordum kısık bir sesle.

Uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra, ''Evet,'' dedi şaşkınca. ''Sanırım bir-''

''Kapı tıkırtısı gibi,'' diye fısıldadım.

Hafif sağa doğru kayarak Kuzey'i de kendime doğru çektim. Duvarın sağ tarafında ses, daha net duyuluyordu; bu taraf daha ince olmalıydı. Parmak uçlarıma yükseldiğim zaman sesi oldukça net duyuyordum.

Bu bir...

''Çan sesi!'' dedim hayretle. Gözlerimi açtığımda en az benim kadar şaşkın olan yeşil gözlerle karşı karşıya gelmiştim.

Başını salladı Kuzey.

Ses duvarın üst kısımlarında daha net duyulduğu için belki en üst kısımdan dinlersem, nereden geldiğini anlayabilirdim. Aceleyle duvardan uzaklaşıp masanın yanındaki sandalyeyi duvarın kenarına koydum ve masadaki bardağı elime aldım.

''Ne yapıyorsun?'' diye sordu sandalyeye çıktığım sırada.

Kulağımın üstünden bardağı duvara dayayarak, ''Ses yukarıya çıktıkça daha çok netleşiyor,'' diye açıkladım. Bu doğruydu. Şu an bulunduğum konumda oldukça net duyabiliyordum. Ses, şiddetini arttırınca bunun bir yankı olduğunu açıkça anlamıştım.

Ses, bir çanın başka bir noktadan duvarlara çarparak yarattığı bir yankıya aitti.

Aşağı eğilerek Kuzey'e baktım. ''Yakınlarda bir çan var mı? Kilise, okul veya benzeri şeyler de olabilir.''

Geçmişin Mezarı (Tamamlandı) Where stories live. Discover now