14

128K 1.9K 672
                                    

İyi okumalarrr ziyagillerr!!!

---

Atlas'a baktığımda kaşlarım çatılmıştı. "Hani biliyordun yolu?" Diye sordum ona. Atlas bana bakıp yalandan bir ifadeyle gülümsedi.

Hava yavaş yavaş kararıyordu. Atlas'ın dediği kadarıyla Çağrı gelip bizi alacaktı ama tam olarak yolu bilmediğiminden bunun saatlar süreceğini düşünüyorum. Şuan ise Atlas ile yere oturmuş gökyüzüne bakıyorduk.

"Öykü." Kafamı ona çevirip baktım. "Efendim?" Atlas telefona bakıyordu. Telefonu birden kapanınca mecburen telefonu bırakıp bana baktı. "Çağrı'ya konum attım, zaten atmamla sarjim bitti." Diye mini bir açıklama yaptı.

"Lal ile mutfakta ne konuştun?" Kaşlarımı çattım. Lal ile ne ara mutfakta konuştum ki? "Ben geldiğimde Lal ağlayacak gibiydi." Dedi. Hatırladım! İyi de sen bu konuşmayı duyduğunu söyledin ya? "Hani duymuştun?"

Hafifçe sırıttı. "Duymadım ama senin haklı olduğunu kalbim söyledi."

Alt dudağımı yaladım. "Bunu diyen kişi bana bi aralar 'Sana aşık olacağımı falan mı sanıyorsun?' Diyen kişi ile aynı mı?" Dedim alayla. Atlas gözlerini kısarak bana baktı. Ardından çimenlere uzandı. "Nasıl da unutmamış ya.." Sessizce konuştu.

Atlas'ın üzerine doğru uzandım. Atlas bir elini belime dolayıp kendine doğru çekti.

"Sen hep böyle mi olacaksın?

"Nasıl olacam?"

"Tatlı, güzel, aşık.." Daha fazla dayanamayıp dudağını öptüm. Atlas elini kıyafetimin içine doğru götürünce belimde parmaklarını hissettim. Kalbimin atışını duyuyor gibiydim. Sanki yanı başımda bir kalp atış sesi geliyordu. "Duyuyor musun?" Diye sordu tedirgin bir sesle. Kaşlarımı çattım. Bulunduğum yerden kalkıp etrafa bakındım. Demin duyduğum ses kalp sesi değildi onun yerine çalıdan gelen çıtırtı sesine benziyordu.

Atlas ayağa kalktığında onun arkasına geçtim. "Asıl sen benim önüme geç." Diye konuşsa bile gülmemi tutarak çimlere bakındım. Tekrardan bir ses geldi ama bu sefer ses daha yakındı. Yanı başımda Derin olsaydı sopa ile çimlere yürürdü ama yanımda Atlas olduğu için sıkıca kolumu tutuyordu.

Atlas'ın korkusu beni de korkutuyordu. En sonunda istemsizce kendi kendime gaza gelince çimlere doğru yürüdüm. Atlas ise arkama saklandı. Gerçekten hiç korkmayan, cesur bir sevgilim var (!)

Çimenlere yaklaşırken yeşilliğin arasından çıkan tavşanla derin bir nefes alıp verdim. Ben sakince tavşana bakarken Atlas kulağımın dibinde çığlık attı. "Havuç yiyen canavar!"

Atlas'ın çığlıkları üzerine göz devirdim. Tavşan Atlas'ın bacağına doğru giderken Atlas koşmaya başladı. "Al şu vahşi hayvanı!" Diye bağırdı. Ben kahkaha atarken o minik tavşandan korkup kaçmaya devam ediyordu.

Ona bakıp zevkle izlemeye başladım. "Alsana lan şunu!" Diye bağırmasının ardından ona bakarak sırıttım. "Yalvarırsan alırım." Atlas bana bakıp ardından tavşana baktı. Fazla yüksek olmayan bir ağaca çıkınca benim kahkaha seviyesi yükseldi.

"Umarım inmekten korkmazsın."

Tavşanı kucağıma alıp yere oturdum. Tavşanın bembeyaz tüyleri vardı. O kadar tatlı gözüküyordu ki, kim korkabilir bu masum hayvandan?

Konser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin