15

108K 1.7K 711
                                    

İyi okumalar ziyagiller!!

---

Korku bedenimle birleşmişti. Girdiğim stresten dolayı karnıma ağırı girmişti. Nefes almam bile kalbime bir bıçak gibi saplanıyordu.

Atlas'ın yanına gitmek isterken ayaklarım yere çivi gibi çakıldı. Hareket edemiyordum. Elimi hızla masaya koydum. Midem yediğim her lokmaya savaş açmış gibi hissettim. Midemden gelen iğrenç bir sıvı hissettim boğazımda. Elimi ağzıma götürüp kapadım. Hızla çöp kovasının yanına gidip yere çöktüm. Çöp kovasının içine kustum.

Ayağa kalkarken ayaklarım titriyor, ellerim üşüyordu. Zorlukla ayağa kalktım. Stres bana iyi gelmiyor.

Odada çıkıp Atlas'ın bulduğu odanın kapısına geçtim. Çağrı kapının başındaydı. "Ne oldu?" Diye sordu merakla ve telaş içerisinde. Zorla yutkundum. Ona açıklama yapmama bile fırsat vermeyen kişi ise Lal'dı. Nereden çıkıp geldi bilmiyorum ama koşarak yanımıza geliyordu.

"Atlas!" Sesini bilerek yüseltmişti. Hem dikkat çekmek istiyor hem de umurunda değilmiş gibi buraya koşuyor. Üstüne bir göz gezdirdim. Mini bir etek, abartılı makyaj ve crop. Ne ara bu kadar hazırlandı?

Ayaklarım tekrardan sallanıyor gibi hissettim. Ellerimin içi terliyor. "Ne oldu sevgilime?" Diye bir ses duydum. Kafamı sağa çevirmemle Lal ile göz göze geldik. Demin o Atlas'a 'sevgilim' mi dedi? 

Derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi Lal'den çevirirken masada duran makası gördüm. 

Lal.

Makas.

'Sevgilim.'

Neyse, sakin kalıp erken yaşta hapishaneye girmeyeceğim. 

Atlas'ın odasının kapısı açılınca içeriye doğru baktım. Doktor odadan çıkınca yanına yürüdüm. "Hastaya serum taktık, onu yalnız bırakmak en iyisi." Doktorun ağzından düşen kelimeler nedense beni tatmin etmedi. 

"Yani iyi mi?" Diye sordum. Kafasını onaylarcasına salladı. "Evet, sadece dinlesin." 

Üstümden büyük bir yük kalkmış gibi rahatladım. O rahatlıkla sesli bir şekilde nefes verdim. Yanda duran sandalyeye oturdum. Kafamı geriye yaslayıp gözümü kapattım. Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. 

Kendime tam anlamıyla gelmemiş olsam bile birer ciyaklama sesi ile gözlerimi geri açtım. "Ne oldu diyorum değil mi!?" Lal bomboş bağırırken Çağrı yanıma oturdu. Sakin bir şekilde gözleriyle üstüme baktı. "Eve gidip üstünü değiş, uyanınca eve getiririm." 

İtiraz edecek kadar gücüm yok. Ne gücüm ne de söyleyecek sözüm yok. Nereden sarıldım ki? Keşke daha dikkatli olsaydım. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla hastaneden çıktım. 

Eve doğru yürümeye başladım. Telefondan şarkı açmadım ama kafamın içinde iki şarkı birden çalıyordu. Şarkıların melodisi yoktu ama o kadar yüksek sözler ile bağırıyorlardı ki o seslerden başka bir ses duymuyordum. 

Yollardan geçen insanlar konuşmuyor mu? Yoksa ben onları duyamayacak kadar iç dünyama mı çekildim? 

Eve geldiğimde odama geçip kıyafetlerimi çıkardım. Üstümde ne varsa hepsini çöp poşetine koydum. Ayna karşısına geçince çıplak olan vücuduma baktım. Kafamdaki sesler bir anda sustu ve tek bir ses yankılandı:

Konser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin